Özet:
Günümüzde, dünyanın pek çok büyük kenti, ekonomik küreselleşmenin etkisiyle ekonomik ve fiziksel yeniden yapılanma sürecine girmiştir. Yeniden yapılanma, uluslararası sermayeyi kentlere çekecek ulaşım altyapılarının ve ileri teknolojiyle donatılmış yapıların inşası, kentlerin uluslararası arenada pazarlanmasına yönelik bir imaj oluşturulması ve kentlerin sorunlu bölgelerinin dönüşümü gibi süreçleri içermektedir. Tarihi mahallelerin yenilenmesi, tarihi endüstri yapılarının yeni işlevlerle dönüştürülmesi ve uluslararası kültürel etkinliklerin organizasyonunu içeren kültür odaklı kentsel yenileştirme projeleri de, bu yeniden yapılanmanın ve kentsel imaj oluşturmanın bir parçasıdır.Buna ek olarak, küreselleşme süreciyle birlikte ulus-devletlerin politik güçlerinin desantralizasyonu ve yerel yönetimlerin politik süreçlerde artan rolleri nedeniyle İnsan Haklarının gerçekleştirilmesi, korunması ve bu haklara saygı duyulması konuları sadece devletlerin sorumluluğu olmaktan çıkarak bölgesel ve yerel yönetimleri ilgilendiren konular haline gelmiştir. Bu bağlamda son yıllarda Kent Hakkı alanında uluslararası, ulusal ve bölgesel olarak pek çok şart yayınlanmıştır. Bu şartlar, yerel yönetimlerin insan hakları konularında görev ve sorumluluklarını tanımlamaktadır. Kent hakkı, evrensel İnsan Haklarını belediye düzeyinde yeniden yapılandıran yeni nesil hakların ifade edilebilmesi için önemli bir başlangıç noktası oluşturmaktadır. Kent hakkı, sadece ekonomik ve fiziksel gelişmeyi değil aynı zamanda sosyal, kültürel, politik ve çevresel gelişmenin sağlanması ile ilgilidir.İstanbul da, son 25 yıldır küresel ekonomik sistemin etkileri ile yeniden yapılanma süreci içindedir. Bu çalışma, İstanbul Haliç'te uygulanan iki farklı kültür odaklı kentsel yenileştirme projesi olan Fener Balat Rehabilitasyon Programı ve Silahtarağa Elektrik Santrali'nin Santral İstanbul'a dönüşümünü, kent hakkı bağlamında değerlendirmeyi hedeflemektedir. Bu değerlendirme sonucunda, kentte demokratik ve eşitlikçi bir gelişmenin sağlanabilmesi için farklı dönüşüm projeleri arasında amaç birliği ve koordinasyonun sağlanması ve katılım, güçsüz grupların desteklenmesi ve kent hakları konularını vurgulayan bir yasal çerçevenin oluşturulması gerekliliği ortaya konulmaktadır.