Özet:
Hesaplamalı tasarım, düşünsel kökenleri geriye götürülebilmekle birlikte, 1960'lardan itibaren mimarlık ve bilimsellik ilişkisini kuran söylemlerle görünür olan bir araştırma kültürü içinde beslenerek gelişmiş bir tasarım yaklaşımıdır. Temelinde tasarımın gerekçelendirilmesi olan hesaplamalı tasarım, yakın geçmişinde sayısal teknoloji ile özdeş olarak anlaşılmasından ötürü, devamı olduğu araştırma kültüründen bağımsız olarak tasarım araştırmaları içinde ayrık bir pozisyonda ele alınmıştır. Bazı güncel yaklaşımların desteklediği gibi, bu tez hesaplamalı tasarım kültürünü geçmişiyle birlikte ele alan kuramsal inşaların, konunun tasarım kuramı ile yeniden bütünleşmesinde ve mimarlıkta hesaplamalı bir bakış açısının gelecekteki potansiyellerinin anlaşılmasında kritik olduğunu öne sürmektedir. Bu tez, en genel ifadesiyle, hesaplamalı tasarımın inşa edilmekte olan kuramına Türkiye'deki mimarlık ortamından katkı sağlarken, hem Türkiye'de başını akademik alanın çektiği ilginin açığa çıkartılmasını hem de açığa çıkan bilginin diyalektik bir bakış açısı ile yorumlanmasıyla hesaplamanın anlamının genişletilmesini amaçlamaktadır. Tez kapsamında Türkiye'de hesaplamalı tasarım kültürünü oluşturan birikimde açığa çıkartılan bilgi üç eksen etrafında tartışılmaktadır. Bu eksenlerden ilki, tasarımda hesaplamalı bakış açısının sayısal teknolojiden bağımsız olarak ortaya çıkmış çalışmalarda güncel tartışmalar ile ilişki içinde tartışılmasının hesaplamaya özgü bir kuramın inşasını mümkün kılacağı düşüncesine dayanmaktadır. Bu yaklaşım doğrultusunda, İlhan Koman'ın geliştirilebilir biçim serileri çalışmaları ve Sedad Hakkı Eldem'in Türk Evi Plan tipleri üzerine geliştirdiği matrisi, hesaplamalı bir bakış açısıyla ele alınmış birer tasarım yaklaşımı olarak incelenmiş ve güncel tartışmalarla ilişki içinde yorumlanmıştır. Hesaplamalı tasarım kültürünü oluşturan birikimin temellendiği, mimarlık akademyasında 60'lardan itibaren yer bulmaya başlayan eğilimlerin açığa çıkartıldığı ikinci eksen, Türkiye'deki mimarlık okullarında belirgin olarak iki farklı karakterde akademik ilginin yerleştiğini tespit etmektedir. İlki, ağırlıklı olarak İTÜ Mimarlık Fakültesi'nde tasarım metotlarına ağırlık veren ve Altan Öke ile Fikret Keskinel'in çalışmaları ile yerleşmeye başlayan bir akademik ilgi iken, diğeri 70'lerin ikinci yarısında ODTÜ Mimarlık Fakültesi'nde mimarlığın bilimselleşmesi söylemiyle akademisyenlerin kolektif çalışmaları ile kurumsallaşma yönünde çeşitli ürünler veren bir hareket olarak belirmektedir. Son olarak, tezin ele aldığı üçüncü eksen, özellikle 60'lar ve 70'ler boyunca akademik ortamda üretilen söylemin hesaplama için halen kritik bir eleştiri ekseni olarak devam eden sezgi, bilimsellik ve yaratıcılık anlayışlarının tartışılmasını ve bu düşüncelerin güncel hesaplama kavrayışı ile ilişki içinde yeniden yorumlanmasını içermektedir.