Özet:
19. yüzyılda "Batılılaşma" dönemi olarak da adlandırılan modernleşme süreci, Osmanlı askerî teşkilâtının yapısında ve ordu düzeninde önemli değişikliklere sebep olmuş ve bu değişim kaçınılmaz olarak askerî mimarînin biçimlenmesinde de etkin olmuştur. Bu araştırmada, I. Ordu merkezi olan İstanbul'da Osmanlı Ordusu'nun kara kuvvetleri için inşa edilen askerî yapıların tespit edilerek tarihsel ve mimarî özellikleri açısından değerlendirilmesine ve halen mevcut olan yapıların koruma sorunlarının belirlenmesine çalışılmıştır. 19. yüzyılda gelişen askerî mimarîyi tanımlayabilmek için öncelikle değişen askerî teşkilâtın yapısı, idarî açıdan belirleyici olan saltanat dönemlerine ayrılarak incelenmiştir. Batı ile etkileşim sonucu askerî eğitim-öğretim alanında yapılan yeniliklerin askerî mimarlık faaliyetlerine ne şekilde yansıdığı araştırılırken, özellikle Fransa ile kurulan ilişkilerin askerî yapıların tasarımında etkili olduğu görülmüştür. İstanbul'daki askerî yapı faaliyetleri, Kapıkulu Ocakları 'nın kaldırıldığı tarih olan 1826 öncesi ve sonrası olmak üzere iki bölüm halinde ele alınmıştır. 1826 yılı öncesinde Kapıkulu Ocakları için inşa edilen askerî yapılar incelenerek daha sonraki dönem yapılarında görülen işlevsel-biçimsel süreklilik ve benzerliklerin belirlenmesine çalışılmıştır. Bu araştırmada 1826 yılından sonraki dönemde idarî bina, kışla, okul, hastahane, karakol, fabrika, silâhhane, depo ve fırın olmak üzere farklı işlevli 9 askerî yapı grubu altında toplam 68 adet askerî yapı/yapı grubu inşa edildiği, 47 adedinin günümüze ulaştığı, 21 adedinin ise günümüzde mevcut olmadığı saptanmıştır. Resmî arşivlerde bulunan 19. yüzyıl ile 20. yüzyıl basma tarihlenen belgeler ile yine bu dönemde basılan askerî mimarlık kitaplarından elde edilen özgün bilgiler sayesinde askerî yapılan konum, tasarım ilkeleri, malzeme ve yapım teknikleri açısından değerlendirmek mümkün olabilmiştir. Günümüzde işlev değişikliğinin yanı sıra yapılan müdahaleler nedeniyle özgün planlan, cephe düzenleri ve kısmî de olsa yapım tekniği değiştirilen bu kültür varlıklarının sahip olduğu koruma sorunları tespit edilerek giderilmesi yönündeki yaklaşımlar belirlenmeye çalışılmıştır.