Özet:
Antik çağda birbirine kenetlenen evlerin dış duvarlarının korunma amacıyla sağır tutulması, daha sonraki dönemlerde yapılacak olan savunma amaçlı duvarların prototipi olmuştur. Bu duvarlarla çevrili yerleşmeler, egemenliklerinde kaldıkları devletlerin yerleşim kültürü ve politikalarının etkisi ile günümüze kadar süregelen bir gelişim ve değişim göstermiştir. Özellikle Avrupa kentlerinin XVIII. yüzyılda yaşadığı sanayi devriminin sonucu olan hızlı kentleşmenin yarattığı yoğunlaşma baskısını Türkiye'deki kentler, XIX. yüzyılda yaşamaya başlamış, tarihi kent merkezleri artan nüfusla beraber yoğun yapılaşma, rantın yükselmesi, kullanıcı davranış biçiminin ve diğer sosyo-ekonomik süreçlerin değişmesi gibi etkilerle bir dönüşüm baskısına maruz kalmışlardır. Tarihi kentlerdeki bu yoğunlaşma baskısı ile kentin fiziki mekanında sıkışma yaşanmış, kale ise yeni yerleşim alanlarına yayılmada engelleyici bir eşik görevi görmüştür. Dolayısıyla tarihi çevrelerde yoğunlaşmaya bağlı olarak bir bozulma yaşanmaya başlamıştır. Tarihi çevrelerin bozulması, batı ülkeleri modelinde olduğu gibi Türkiye'de de oldukça uzun bir sürece yayılan ve tek yapı ölçeğinden kentsel ölçeğe doğru gelişen bir koruma anlayışının doğmasına yol açmıştır. Bugün Türkiye'de kentsel ölçekte koruma uygulamaları sisteminde önemli sorunlar yaşanmaktadır. Bu sorunlar, tasarlanan çevre ve bu çevreyi kullananların gerçek gereksinmelerini yansıtan istekleri arasındaki uyumsuzluklar olabileceği gibi, toplum ve kamu araçlarına uygun olarak tasarlanan planın uygulanması sırasında ortaya çıkan engeller de olabilmektedir. Koruma uygulamalarında karşılaşılan bu sorunlar kale ile çevrili Diyarbakır'da belirgin olarak ortaya çıkmış, kale içine yönelik yapılan koruma planına rağmen koruma gerçekleşememiştir. Bu çalışma kapsamında Diyarbakır koruma amaçlı imar planının kentsel korumayı gerçekleştirmeye yetmemesinin, planın fiziki bir düzenlemenin ötesine geçememiş olmasının yanı sıra, bu planın kararlarının uygulanamadığı ya da yanlış uygulandığı yönünde varsayımlarda bulunulmuştur. Çalışmanın birinci bölümü, tez konusunun seçim nedenine bağlı olarak kale kent kavramı ve Türkiye'deki kentsel koruma sisteminin işleyişindeki problemlerin neler olduğunu, tezin ileri sürdüğü savın ölçümünün bir kale kent örneği olan Diyarbakır'da yapılmasının nedeninin ortaya konulmasını, çalışmanın ikinci bölümü, antik çağ ve Cumhuriyet dönemi arasında kalan dönemlerin kentleşme sistemini ve bu kentlerin duvarlarla çevrilme gelişimini, çalışmanın üçüncü bölümü, Diyarbakır kale kentinin ilk yerleşim nüvesinden başlayarak Cumhuriyet dönemine kadar olan gelişimini çalışmanın dördüncü bölümü, Diyarbakır kale kentinin Cumhuriyet dönemi ile başlayarak gelişen ve değişen kent dokusu üzerindeki planlama kararlarının etkilerinin seçilen örnek adalar üzerinde test edilmesini kapsamıştır. Son bölümde ise tezin genel sonuçlarına ve değerlendirmelere yer verilmiştir.