Özet:
Binlerce yıllık uygarlık tarihi içinde insanın doğrudan ya da doğa ile birlikte yarattığı ve bugün " Kültür ve Tabiat Varlıkları Mirası" diye adlandırılan belgeleri koruma olgusu, çağımızda insanlığın ortak sorunu olarak kabul edilen ve üzerinde önemle durulan bir olgu ve sorumluluktur. İletişim araçlarının ulaştığı hızlı gelişmenin dünya halklarım birbirine yaklaştırması, bu ortak mirasa sahip çıkmayı kuvvetlendirmekte ve sahiplerinin sorumluluğunu arttırmaktadır. Bu sorumluluğun en önemli getirişi ise, kültür ve tabiat varlıklarını korumada, tüm dünya ülkelerinin ortak bir dil ve kritere sahip olma zorunluluğudur. Bu amaçla korumacılığa ilişkin yasal sistemlerin gerekliliği kabul görmüş, önceleri bireysel çaba ve girişimlerle sınırlı kalan koruma kavramındaki gelişim giderek her ülke için uluslararası sorumluluğa ulaşan bir konuma gelmiştir. Çalışmanın temellendiği sorun da korumanın geldiği bu önemli noktaya rağmen ülkemiz mevcut planlama sistemi içinde Koruma Amaçlı Planlamanın, yasalara ve kurumlara rağmen "istenilen" / "olması gereken" düzeyde gerçekleşememesidir. 'Korumada etkin olan aktörler" bugünkü yapılanma içinde planlamayı işlevsizleştiren ve koruma uygulamalarım engelleyen rolleri, oluşumları, birbirleri ile ilişkileri ve denetimsizlikleriyle sorunun temel kaynağı olarak görülmektedirler. Çalışma altı bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde, çalışmanın amacı, sınırlan, kullanılan yöntem, çalışma alanlarının seçiliş nedenleri ve varsayımlar ele alınmıştır. İkinci bölümde, koruma kavramının ortaya çıkışından günümüze kadar geçirdiği kavramsal gelişmeler kurumsal yargılara temellendirilerek ele alınmıştır. Tarihsel süreç içindeki gelişim korumanın çıkış yeri olan Avrupa'dan hareketle aktarılmış, bu kapsamda gerçekleştirilen uluslararası toplantılar, kurulan örgütler de bu bölümde aktarılmıştır. Üçüncü bölümde , Batı ülkelerinde gelişen koruma kavramının ülkemizdeki yansımaları ile şekillenen yasal ve kurumsal değişim ve günümüzde kazandığı anlam vurgulanmıştır. Tarihsel süreç içinde kavramsal, yasal ve kurumsal olarak irdelenen koruma anlayışının günümüzde şekillendirdiği yasal yapı ve kurumsal işleyiş mekanizması tanımlanarak, bu kavramsal, yasal ve kurumsal gelişmelerle şekillenen ülkemiz planlama sistemi içinde korumanın önündeki engeller irdelenmiştir. Dördüncü Bölümde, üçüncü bölümde tanımlanan günümüzde koruma sistematiği içinde seçilen örnek alanlar özelinde "sit alanı ilam" gerekçeleri, sit alanı ilan edilmelerim takiben yaşanan ve günümüze kadar gelen dönemde gerçekleşen planlama ve koruma faaliyetleri ile üçüncü bölümde genel olarak saptanan sorunlar, alanlar özelinde yapılan analizler doğrultusunda irdelenerek, koruma planlarının niçin üretilemediği, genel sorunlar bağlanımda, alan özelindeki çalışmalar ile test edilmiş ve bu alanların planlama - koruma sorunları ortaya konulmuştur. Beşinci Bölümde, teorik bilgilenmeler doğrultusunda, planlama - koruma ilişkisi üzerine yeni bir sistemin kurgulanmasını gerektiği savunulmaktadır. Sözkonusu yeni sistemin işlerliğini ve etkinliğini sağlayabilmek adına, planlama ile iç içe geçmiş olduğu kabul edilen, koruma planlamasına ilişkin ana ilkeler / kabuller geliştirilmiştir. Altıncı bölümde, sonuçlar ve değerlendirmeler sunulmaktadır, önerilen sisteme ilişkin yasal, örgütsel, işleyişsel düzenlemeler hakkında ipuçları belirlenmiş, öneriler geliştirilmiştir.