dc.description.abstract |
Devlet Eksenli Soylulaşma, 90 sonrası dönemde ortaya çıkan küresel ölçekteki yeni soylulaşma dalgasının farklı tezahür şekillerinden biri olarak karşımıza çıkmaktadır. İstanbul bu süreç ile 2005 yılında çıkarılan 5366 sayılı "Yıpranan Tarihi Ve Kültürel Taşınmaz Varlıkların Yenilenerek Korunması ve Yaşatılarak Kullanılması Hakkında Kanun" ile tanışmıştır. İstanbul'da gerçekleşmekte olan devlet eksenli soylulaşma dalgasının onu önceki dönemlerden ayıran beş temel özelliği tespit edilmiştir. 2005 sonrası soylulaşma, yeni aktörler içermekte, daha önce görülmedik bir hız ve ölçekte gerçekleşmekte, riskli alanlara doğru sıçramakta, sosyal politikalar ile desteklenmekte ve soylulaşma karşıtı hareketlere ev sahipliği yapmaktadır. Çalışma alanı olarak seçilen Sulukule bölgesi, kentsel yenileme merkezli soylulaşma süreçleri içerisinde sonuçları gözlenebilen tek örnek olarak karşımıza çıkmaktadır. Çalışma alanında kantitatif ve kalitatif yöntemler bir arada kullanılmış, 2007 sonunda gerçekleştirilen anketin ardından, 2009 başında alanda derinlemesine mülakatlar yapılmıştır. Anket sonuçları, Sulukule'de oldukça kırılgan ve dezavantajlı bir kesimin yaşamakta olduğunu ortaya koymaktadır. Anketin gerçekleştirildiği tarihte sakinlerin büyük çoğunluğu mahallelerinde gerçekleşecek olan yenileme projesine karşı olduklarını bildirmiştir. Sakinlerin proje destek eğilimlerinde, güvenlikten memnuniyet ve mahallede kalış süreleri olmak üzere iki belirleyici etken tespit edilmiştir. Derinlemesine mülakatlar, sakinlerin gerek mahalleye, gerekse yenileme projesine ilişkin farklı algılama biçimlerine sahip olduklarını göstermektedir. Projenin gerçekleşmesinden memnun olsun veya olmasın sakinlerin önemli bir bölümü mahallelerinin ortadan kalkmış olmasından üzüntü duymaktadır. Projeye yönelik itirazların mahalle içinde belli bir düzeyde kalmasının arkasındaki temel neden, projenin alandaki aktörlerin büyük bir bölümüne (alanda yaşayan/yaşamayan mülk sahipleri ve kiracılar/ücretsiz kullanıcılar) mülkiyet üzerinden bir takım ekonomik kazanımlar sağlamış olmasıdır. Bu kazanımların orta ve uzun vadede, özellikle kiracı sakinlerin kente tutunmaları için ne ölçüde yeterli olacağı konusu ise oldukça tartışmalıdır. |
|