Özet:
İnsanoğlu 20. yüzyılın son çeyreğinden bugüne bilgi teknolojilerindeki gelişmelere temellenen bilişim devrimini yaşamaktadır. Teknolojideki bu değişim toplumların değişmesine de neden olmuştur. Bu doğrultuda değişen toplumsal yapının ihtiyaçlarının karşılanması sürecinde kentler ekonomik, toplumsal ve ekolojik sorunlarla başetmek durumundadır. Kentlerin toplumsal sorunlar başlığı altında karşılaştığı meselelerden biri de bu tezin sorun tanımını oluşturan kültürel mirasın yitirilmesidir.Bilişim devrimiyle birlikte toplumsal yaşamda paradigma değişimi meydana gelmiştir. Modern değerler dizisine sahip toplum postmodern değerler dizisini sahiplenmiştir. Toplumun düşünsel haritasında yaşanan bu değişim süreci planlama disiplinini, devlet aygıtının yönetim anlayışını ve toplumların kültürel mirasa bakış açısını da değiştirmiştir. Bu değişime rağmen tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de kültürel mirasın yitirilmesi sorununa yasal ve yönetsel yapılanmalar çerçevesinde çözüm üretilmeye çalışılmaktadır. Ancak kültürel mirasın yitirilmeye devam ettiği bir gerçektir.Kentler ekonomik organizasyondaki değişimin, sosyal ilişkilere yansıması sonucunda meydana gelmektedir. Kentin fizik mekânının yeniden üretilmesi sırasında toplumu oluşturan gruplar arasında ittifaklar kurulur. Günümüzde yaşanan paradigma değişimi çerçevesinde devlet aygıtının da bu ittifakların parçası olduğu vurgulanması gereken bir husustur. İçinde bulunduğumuz zaman diliminde aktör ağ olarak kavramsallaştırılan bu ittifaklar görülmeyen ve düzenli olmayan ilişkiler çerçevesinde oluşmaktadır. Bu kapsamda kültürel mirasın yitirilmesi meselesinin temel nedeni değişen toplumsal yapının ihtiyaçları doğrultusunda kentsel mekânın yeniden üretimi sürecinde kent toprağından gelir elde etme amacıyla oluşan aktör ağın eylemleri şeklinde açıklanabilir.Tezin amacı yaşanan paradigma değişimi çerçevesinde kentsel çevrenin yeniden üretilmesi ve kullanılması sürecinde mirasın yitirilmesi sorunu ile toplumu oluşturan grupların arasındaki ilişkiyi ortaya koymaktır. Bu amaç doğrultusunda çalışmanın kuramsal çerçevesi toplum ve toplumsal değişme kavramları kapsamında modern ve postmodern dönem arasındaki paradigma değişikliğini içerecek biçimde oluşturulmuştur. Çalışmanın yöntemi de yine paradigma değişimi bütününde yapılan yöntem tartışması sonucunda belirlenmiştir. Bu tartışmada kurumsalcı yaklaşıma temellenen `alan yönetimi' yapılanması ile post-yapısalcı yaklaşıma temellenen `aktör ağ teorisi' karşılaştırmalı olarak ele alınmıştır. Bu tartışmanın neticesinde belirlenen yöntem aktör ağ teorisidir. Aktör ağ teorisi nitel bir araştırma yöntemidir. Bu bağlamda çalışma alanı olarak tanımlanan Tarihi Yarımada ile ilgili aktör ağı çözümlemek üzere nitel veri toplama yöntemlerinden biri olan yarı yapılandırılmış görüşme tekniği kullanılarak görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Bunun yanısıra ülkemizde mirasın korunmasını etkileyen yasal metinler incelenmiştir. Görüşmecilerden sağlanan bilgiler ve yasal düzenlemelerden elde edilen metinler söylem analizi ile değerlendirilmiştir. Bu değerlendirmeler sonucunda aktör ağın devlet aygıtı ve yatırımcı aktörlerce meydana geldiği, aktör ağın eylemlerini gerçekleştirmek için yasal erki kullandığı ve aktör ağın eylemleri neticesinde fizik mekânın dönüştüğü, bu süreçte kültürel mirasın yitirildiği bulgularına ulaşılmıştır. Bu bulgular ışığında kent toprağından gelir elde etme düşüncesi etrafında birleşen toplumsal grupların kültürel mirasın yitirilmesiyle ilişkili olduğu ortaya çıkarılmıştır. Ayrıca kuramsal çerçevede belirtilen paradigma değişikliğinin toplumsal yansımasıyla ilgili bulgulara da erişilmiştir. Bu konuya çoğulculuk anlayışı bütününde yeni kurumsalcılık yaklaşımı kapsamında girişimci devlet düşüncesiyle hareket eden devlet aygıtının kent toprağından gelir elde eden gruplardan biri olması, örnek olarak gösterilebilir.Son olarak, toplumsal yapı kapsamında meydana gelen hetararşik ilişkilerin kent mekânını yeniden üretme süreci ile kültürel mirasın yitirilmesi sorunu arasındaki ilişkinin betimlenmesi hedefi ile kurgulanan kuramsal çerçeve, yöntem ve alan çalışmasına ilişkin sonuçlar ile konuyla ilgili değerlendirme ve önerilerde bulunulmuştur.