Özet:
Kentlerin yapısal, sosyal ve bireysel dokusu üzerinde, göç girdileri ile meydana gelmeye başlayan değişiklikler, onların özlerini zedelemeye ve kimliklerini değiştirmeye başladığından, "Kimlik" ve "Kimliksizlik" sorunsalına, gerçekçi ve bilimsel bir yaklaşım getirerek, bu paradoks çözülmeye çalışılmıştır. * ÇALIŞMANIN SINIRLARI: Küçük obalardan günümüze, gerek vaziyet alış, gerekse üstlendikleri roller doğrultusunda, ortak Hemşehrilik Bilinci ve Belleği' nin Kişilik ve Kimlik kazandırdığı kentler, çalışma alanımızdır. Analitik örnek olarak İstanbul seçilmiştir. Kuruluşundan itibaren, İstanbul'da iskân eden çeşitli uygarlıklar, bu uygarlıkların etik ve etnik yapılan ile kültürel dokuları, sosyal ve kurumsal mekân organizasyonları incelenerek, kimliği oluşurken hangi kentlerden ve hangi ülkelerden, ne tür düşünce akımlarından ve ne tür dünya görüşlerinden etkilendiği araştırılmıştır. * ÇALIŞMANIN TANITILMASI: Çalışmanın I.Bölümünde: Tarihi niteliği olan ve özellikle Başkent kimliği taşıyan kentlere genel bir bakışla, benzer kimlik değişimleri aranarak çalışmanın tanıtılması yapılmış, amacı ve paradokslar ortaya konmuş, çalışmanın sınırlan belirlenmiş, kuramsal ve kavramsal yapı ortaya konarak, psikoloji'nin temeli olan "Benlik/Kişilik, Karakter/ Kimlik" öğeleri incelenmiş, görsel, analogy ve feedback modelleri ile "Birey" Kimliği ile "Kent" Kimliği karşılaştırılmıştır. Kentlerin/Yerel Yerleşimlerin, kendilerine özgü kimlik/ kişilik taşıdıkları, kişiliksizlik ve kimliksizlik olarak tanımlanan sarsıntılı dönemlerin, bir geçiş dönemi kritik süreci olduğu, kentin farklı bir kimliğe bürünme aşaması yaşadığı, HİPOTEZ olarak sunulmuştur. Çalışmanın Bölümü'nde: Yöntem ve Uygulama'da, bir ticaret kenti kimliğiyle kurulan ve çevre siteleri hinterlandına alarak başkentleşen analitik model İstanbul'un, kuruluşundan günümüze kadar geçirdiği 5 ayn dönemdeki kritik süreçler, çeşitli sosyo-kültürel ve planlama akımlannın ışığında detaylı şekilde incelenmiştir. Çalışmanın III.Bölümü'nde: Analizlenen örnek, analogy ve tümevarım metodları ile irdelenmiş, İstanbul'un çok sesliliğinin ortaya koyduğu renkli/mozaik dokusunun, kentin kimliği üzerindeki etkileri, avantaj ve dezavantajları ile karşılaştırılırken, kaybedilen değerler, yeni kazanılan imgeler ve gelecekteki kimliğin sinyalleri tartışmaya açılarak Hipotezin uyarlanması tamamlanmış, sonuç üzerinde önerilerde bulunulmuştur.