Özet:
19. yüzyü başından itibaren sanayideki gelişmelerin sebep olduğu yeni kentsel yapı, toplumsal sorunlarıda birlikte getirmiştir. Nüfusun hızla arttığı kentler, sağlıksız yaşam koşullarına ve sınıflar arası çatışmalara sebep olmuştur. Karşılaşılan sorunlar, kentsel yapı sebebiyle tek bir sınıf ya da topluluğun sorunu olmaktan çıkmış ve bütün toplumu etkilemiştir. Bunun sonucu olarak ortaya çıkan eleştiriler ve çözüm önerileri, siyasi kutuplaşmalar ve karşıt ideolojileri belirginleştirmiştir. Bu dönemden itibaren sanat ve mimarlık alanındaki hareketler doğal olarak bu etkiden bağımsız davranamamışlardır. Bu süreç içinde öncü hareketler zaman zaman siyasi oluşumları desteklemişler ve yükseltmişler, zaman zaman uzlaşmışlar, kimi zamanda çatışmaya girmişlerdir. Düzenle gönüllü uzlaşma içinde olan ya da bağımsız davranabilen hareketler söylemleri ne yönde olursa olsun nitelikli ürünler verirken, güdümlü hareketler, özellikle totaliter rejimler altında sözcülüğünü yaptıkları siyasi oluşumun, genellikle ağdalı ve bayağı söylemine paralel ürünler vermişlerdir.