Özet:
'Eski Kent' mekanlarının içerdiği iki temel durumun Tarihi Olma' ve 'Eskimişliğin' yarattığı sorunlar, birincisi için 'koruma', ikincisi için 'yenileme' ve 'planlama' eylemleri ile düzenlenmektedir. Günümüzde bu kavramlar içerik ve uygulama bakımından iç içe geçmiştir. Kültür mirasımızın maddi kalıntıları olan eski-tarihi kent dokusu, çağdışı statik bir anlayışla değil, ancak çağdaş işlevlerle ve mimariyle- bütünleşerek korunabilir. Tarih bir sürekliliktir ve fiziksel çevre de tarih boyunca değişir. Bu anlayışla, zaman içinde kaybedilen eski yapıların, -genel olarak- rökonstrüksiyona gitmektense, kendi çağını yansıtan yeni yapılarla tamamlanması daha doğrudur. Biçim dünyası açısından geçmişle kurulacak diyalog için geliştirilmiş bazı yaklaşımlar vardır: Bunlar, eskiye ait simgesel biçimlerin tekrarından, eskinin sözlüğünden tamamen farklı, çağdaş, fakat çevreye boyut, tekstür ve renk açısından saygılı bir uyum sağlamak şeklindeki arayışlara kadar değişmektedir. Berlin-Kreuzberg'de uygulanan kent yenilemesi, mevcut yapı stoğundan maksimum yararlanma ve yeni ilavelerin eski ile uyumu konusunda önemli bir örnektir. Özellikle Beyoğlu'nun iyileştirilmesi projesinde Kreuzberg deneyiminden yararlanılabilir.