Özet:
Denizli ili mimarisi hakkında yapılan bu araştırma , bölgedeki yaşam ve mimari olguların M.Ö 2000'li yıllar ve daha gerisine kadar gittiğini göstermiştir. Tarihsel süreçte yaşanan göçler ve akabinde kurulan bir çok medeniyet tüm Anadolu'da olduğu gibi bu bölgeye de çok zengin bir tarihi miras bırakmıştır. İyon medeniyeti ve sonrasında kurulan medeniyetler Milet, HSerapolis ve Laodikia gibi şehirler kurmuşlar ve zamanımız modern kent olgusunun temellerini oluşturmuşlardır. Laodikia bu sürecin önemli örneklerindendir. Laodikia halkının o zaman mesire yeri olarak kullandıkları Denizli şehrinin daha sonra zamanla yerleşimin buraya doğru kayması ile oluştuğunu söyleye biliriz. Daha sonra Anadolu'nun Türkleşmesi ve İslam Kültürü ile tanışan bölge önce Selçuklu ve sonrasında Osmanlı egemenliği altoda kalmıştır. Fakat o döneme ait birkaç eserin dışında (Akhan Kervansarayı ve Ulu Cami ) bölgede nitelikli eserlere rastlanmamıştır. Var olan eserlerde yıkılmış yada yok olmuştur. 14 yy - 20 yy zaman aralığında konut anlayışında pek fazla değişiklik olmamıştır. Yaşam alanları daha çok bahçe içinde tek katlı ve ahşap yapılar olarak seçilmiştir. Bu mimari tarz 1960'h yıllara kadar özelliğini kaybetmemiştir. Ve bu zamana kadar sıradan bir kent görünümüne sahipken ekonomik ve kültürel gelişimle önemli bir merkez halini almıştır. 1973 yılındaki teşvik uygulamaları sonucunda sanayileşme hızla gelişmiştir. Bunun yanında kent nüfusu artmış ve merkezin yoğunlaşması ile bahçe içinde yer alan tek katlı konutların yerini apartmanlar almaya başlamıştır. Sürekli gelişen kent nüfusu eski kent dokusunu korumaktansa gerek yanlış yapılan 1964 imar planı gerekse bilinçsiz ve duyarsız yapılaşma kentin var olan mimari özelliklerini kayıp etmesine neden olmuştur. Eski mahallelerden sadece Musa ve Göçmenlerin yaşadığı İstiklal mahalleleri o zamana ait yaşantı hakkında azda olsa bir bilgi vermektedir. Daha önce yapılan araştırmalar da incelenerek, yıkılmış ve kaybolmuş binalar hakkında bilgiler toplandı. Eski yerleşim bölgelerindeki mimari nitelik taşıyan eserler fotoğraflarla tespit edilerek rölöveleri çıkartıldı. Ve evlere ait eski yaşantı hakkında ev sahipleri ile yapılan sohbetler de bize o zamana ait yaşam ve mimari hakkında genel olarak bilgi vermiştir. Bu bilgiyi modern mimari ile sentezleyip yeni yapılaşmada yöresel motiflerin de kullanılmasını sağlayarak canlı tutabiliriz. Bu çalışma şehrin gelişimi ve değişiminin sonucu olarak yok olmakta olan kent mimarisinin belge niteliğinde kalmasını sağlamaya yöneliktir.