Özet:
Geçtiğimiz yüzyılın özellikle son çeyreği itibariyle bir çok gelişmiş ülke, sanayi, tarih ve kültür bakımından önde gelen, zengin büyük kentlerini, değişen sosyokültürel, teknolojik ve ekonomik şartların dünyasındaki kentsel rekabete sokabilmek amacıyla yeniden tasarladılar, böylece bir çok sanayi kenti, iletişim ve finans kentine, birer dinamik, çok katmanlı kullanıcılı, çok işlevli dünya merkezine, yeni çok uluslu davetkar imajlara dönüştü, bu yönüyle ülkelerine yeni gelir kaynaklan sağladı. Bu dinamik, çok işlevli, sosyal ve fiziksel değişim, bir çok gelişmiş ülke kentinde, kentin merkezine yerleşmiş ve yeni üretim ve ticaret ortamında işlevini yitirmiş, kentin gelişimini engelleyen limanlar ve sanayi tesislerinden başlatıldı. Gelecek yüzyılın kentlerin yüzyılı olacağı görüldüğünde, İstanbul'un da geçireceği her türlü kentsel alt ve üstyapısal değişikliklerle bu yanşa katılabileceği ve ancak bu şekilde var olabileceği apaçık ortadadır. Kent içinde bulunduğu konum, barındırdığı coğrafi özellikler, tarihi ve ideolojik mekanlar, anıtsal değeri yüksek özel ve kamusal yapı stoğu ve sahip olduğu, acilen sıkı bir kentsel alt ve üst yapı dönüşüm müdahalesi bekleyen endüstriyel tesisleri ve tersaneleri ile Haliç Bölgesi, İstanbul' un kentsel dönüşümünün merkezinde durmaktadır. Çeşitli nedenlerle işlevsiz bırakılmış Haliç Tersaneleri, geçirecekleri çok yönlü, işlevli, sosyal ve fiziksel kentsel dönüşüm ile hem kendi başına kentli için yaşanabilir yeni sosyal ve özel mekanlardan biri olmaya, hem de Haliç Bölgesi' nin yeni bir kentsel konum ve iddia edinmesinde başrolü oynamaya aday olacaktır.