Özet:
Kent mekanını oluşturan öğelerden biri olan yüzeyler kişilere çeşitli bilgiler iletirler. Bunlar bir yapı yüzeyi olabildiği gibi gökyüzü, su ve yer yüzeyi, istinat duvarı vb. yüzeyler de olabilmektedir. Farklı bilgiler sunan bu yüzeyler, yaşanılan çevreye/kültüre bağlı olarak gelişerek o kentin imgesini belirlemektedir. Bilgi veren yüzeyler her zaman varolmuştur. Görsel bilginin yüzeylerde yer alması, kişilerin bilgiye ulaşma, duygularını ifade etme vb. istekleri sayesinde gelişmiştir. Geçmişte toplumlarda algı biçimi ve mevcut teknolojilerin farkı nedeniyle, yüzeylerde yer alan mesajlar daha durağan ama daha uzun ömürlü olarak tasarlanmıştır. Teknolojik gelişmeler, hız/hareket kavramlarının farklı boyutlara ulaşması, kişilerin algı biçiminin değişmesi, bilgiye daha kolay ve hızlı bir şekilde ulaşma isteğinin artması vb. gelişmeler sonucunda yaşam tarzları ve beklentiler değişmiş, hayat daha hızlı yaşanmaya başlanmıştır. Bütün bu gelişmeler yüzeylerin de değişmesine sebep olmuştur. Hayatın hızlı yaşanıp herşeyin hızla değişmesine, yüzeylerde, iletilen mesajların kısa ömürlü olması şeklinde katılmıştır. Bütün bu farklara rağmen, yüzeylerle verilen mesajların anlattıkları konular değişmemiştir. Çalışmada mesajların anlattıkları konular "Bilgi vermek için Tasarlanmamış Yüzeyler" ve "Bilgi vermek için Tasarlanmış Yüzeyler" olarak iki ana başlık altında toplanmıştır. Bilgi iletmek amacıyla tasarlanmamış olan yüzeyler, tasarımcının isteği dışında gerçekleşen gelişmelere de imkan tanımaktadır. Bu gelişmeler, yüzeylerde yer alan reklam uygulamaları veya ticari kaygı taşımayan "kendiliğinden" gelişmeler şeklinde olabilmektedir. Bir kent mekanı yoğun olarak bu tür yüzeylerden oluşuyorsa, o kent, kişilerin ondan beklediği canlılığı, çekiciliği sağlayamaz. Günümüzde bu tür yüzeylerle aktarılmak istenen mesajlar, tasarım aşamasında ele alınmaya başlanmıştır. Böylece, tasarım ürünü olan bu mesajlar, kentte yaşayan insanlara yüzeyler aracılığıyla iletilmektedir. Bu yeni yüzeyler, diğer deyişle medya yüzeyler, günümüzün kentinin her zaman yenilenen, değişen, sürpriz dolu imgesidir. Yüzeylerin bir iletişim alanı olarak fark edilip tasarlanması, yeni yaşam biçimlerini ve yeni olanakları da beraberinde getirmektedir. Bu yeni anlayışın İstanbul kentinde uygulanıp uygulanmadığı, farklı nitelikteki bölgelerinde bir alan çalışması ile araştırılmış ve yukarıdaki teorik çerçeveye uygun olup olmadığı değerlendirilmiştir.