Özet:
Uluslararası dünya fuarları ağırlıklı biçimde mimari öğelerle gerçekleştirilmiş zengin iletişim tasarımı araçları ve ortamlarıdır. Ülkelerin, firmaların ve uluslararası kuruluşların temsil edildiği fuar pavyonlarının ise birer iletişim tasarımı girişimi olduğunu söylemek mümkündür. Bu çalışmada, Türkiye'nin katıldığı uluslararası dünya fuarlarında gerçekleştirmiş olduğu Türkiye Pavyonları ile kendini nasıl görmek ve göstermek istediği, Türkiye'nin ve/veya Türk kimliğinin nasıl görselleştirildiği irdelenmeye çalışılmıştır. Bu doğrultuda, mimarlık aracılığıyla iletilen mesajın Türk mimarlık çevreleri ve Türk toplumunda oluşan yansımaları araştırılmıştır. İlk uluslararası katılım olan Peşte Sergisi (1930) için gerçekleştirilen Türkiye Pavyonu'nun "olmak istenen"i yansıttığı, ancak, bu imaj kurgusunun sonraki katılımlarda yinelenmediği görülmüştür. Bir sonraki katılımda (1939 New York Dünya Fuarı) gerçekleştirilen pavyon tasarımı ise kendi içinde çelişkiler barındırmakla birlikte, bu tasarımda, ülkenin kimliği ile modernitenin uzlaştırılmaya çalışıldığı bir denge arayışından söz edilebilir. Bu çalışma kapsamında incelenen Türkiye Pavyonu tasarımlarında, "olmak istenen" dışında "öteki"lerin (yabancıların) zihnindeki imajlar dikkate alınarak mevcut, alışılmış imajların tekrar edildiği dikkati çekmektedir. Bu durum, Türkiye'nin imaj tasarımının yapılmasının zorluğuna işaret etmektedir. Ülkenin imajına yönelik güncel bir kurgunun yapılarak bu kurgunun doğrudan bir parçası olacak mimari bir tavrın geliştirilmesinin ve Türkiye'nin imajının reel bir bazda ele alınarak imgelerin tekil olarak kavranılmasından ödün verilmesinin gerekliliği ortaya çıkmaktadır.