Özet:
Batıya açılma ve batılılaşma çabaları, Cumhuriyet öncesi ve sonrası Türk mimarlığının gelişiminde önemli bir unsurdur. 18.yy.da gerçekleşen Endüstri Devriminin etkisiyle dünya mimarlığında oluşan değişimler, Osmanlı mimarlığını da etkilemiş, geleneksel değerlerden giderek uzaklaştırmıştır. Türkiye'de yaşayan gayrimüslim mimarların egemen olduğu mimarlık ortamı, yüzyılın sonlarında Avrupa'dan getirtilen mimarlarca da paylaşılmaya başlanmış, böylece Türk mimarlığına yabana mimarlar dönemi de başlamıştır. Ancak Avrupa mimarlık biçimlerinin Türk mimarlığına düzensiz bir şekilde girmesi ve 2Ö.yy.ın ballarında Osmanlı Devletinin dağılma sürecine girmesi, Türkçülük düşüncesinin daha baskın gelmesine neden olmuş, dolayısıyla yabancı mimarların Türk mimarlığındaki ilk dönemi uzun sürmemiş ve Ulusal Mimarlık dönemi başlamıştır. Cumhuriyetin ilanı ile, yeni kurulan devletin kendi iç sorunları üzerine eğilmeye başlanmıştır. Bu sorunların mimarlık ile ilgili olanları, yeni devletin örgütlenme gereksinmelerini karşılayacak yönetim yapıları, şehirlerin imar gereksinmesi, devletin yapması gereken hizmet kurumlan binaları, altyapı kuruluşları olarak sıralanmaktadır. Ancak Türklerin daha önceki dönemlerde mimarlık eğitimine gösterdikleri ilginin azlığı, az sayıdaki Türk aydınının 1. Dünya Savaşı'nda kaybedilmesi ve gayrimüslim mimarların ve yapı ustalarının Cumhuriyetin ilanından sonra yurt dışına göçmeleri nedeniyle bu sorunları çözümleyebilecek sayıda mimar bulunmamaktadır. Bir yandan da Ulusal Mimarlık düşüncesi sürmektedir. Ancak I.Ulusal Mimarlık akımı, eski rejimi temsil etmekte, yeni rejimin yani Cumhuriyetin ideolojisjyle bütünleşecek, modern, çağdaş ve yenilikçi bir mimarlığa ihtiyaç duyulmaktadır. Bu dönemin en önemli sorunu olan Ankara'nın imarı sorunu da belirince, olay, Cumhuriyetle birlikte gelen genel batılılaşma eğilimi çerçevesinde çözümlenmeye çalışılmış ve batılı mimarların daveti yoluna gidilmiştir. Ankara'nın iman için Türkiye'ye gelen Clemens Holzmeister'ı, Paul Bonatz, Bruno Taut ve Ernst Egli gibi önemli mimarlar izlemiştir. Türkiye'de eğitim, tasarım ve uygulama alanlarında görev alan batılı mimarîmin, aldıkları eğitim, kendi düşünce sistemleri ve uygulama ilkeleri doğrultusunda Türk mimarlığına hem olumlu hem de olumsuz çok sayıda etkileri olmuştur. Ancak yapıtları günümüzde bile halen kullanılan bu mimarların katkılarını yadsımak imkansızdır.