Özet:
Türkiye Cumhuriyeti, kurulduğu andan itibaren "tam bağımsız" bir ülke oluşturma hedefiyle hareket etmiştir ve bir çağdaşlaşma ve modernleşme projesi uygulamıştır. Bu projenin kurumsal, ekonomik, toplumsal ve bireye yönelik boyutları bulunmaktadır. Ekonomik boyut, çağın koşulları doğrultusunda sanayileşmeyi ve ekonomik bağımsızlığı içermektedir. Erken cumhuriyet dönemi, Türkiye Cumhuriyeti için ekonomik kalkınma savaşımının verildiği dönem olmuştur. Sanayileşmenin gerçekleşebilmesi için özel girişimcilere çeşitli kolaylıklar sağlanmış, ancak özel sektörün beklenen düzeyde bir sanayileşmeyi gerçekleştirecek sermaye ve deneyime sahip olmadığı görülünce devletçi uygulamalara gidilmiştir. 1930'lu yılların başından itibaren çeşitli yasal düzenlemelerle ve uygulamalarla, devlet ekonomik alanda ağırlığını hissettirmeye başlamıştır. 1932'de hazırlanmaya başlanan ve 1934 yılında yürürlüğe giren Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı da bu uygulamalardan birisidir ve tüketim malları üretimine yönelik olarak Türkiye'nin çeşitli bölgelerinde fabrikalar kurulmasını öngören bir plandır. Bu sanayi planı, aynı zamanda cumhuriyetin mekansal stratejileri doğrultusunda uygulanmıştır. Fabrikaların yerlerinin demiryolu güzergahı üzerindeki küçük Anadolu kentleri olarak seçilmeleri, modernite projesinin tüm ülke sathına yayılma isteğinin somut bir kanıtıdır. Fabrikalar, kuruldukları bölgelerde, istihdam, nüfus artışı, sanayileşme ve kentleşmeye yol açmışlardır. Sağladıkları altyapı, sağlık ve eğitim hizmetleri ve rekreasyon olanakla rı ile halkın ve çalışanlarının yaşantısında etkin rol oynamışlardır. Cumhuriyetin çağdaşlaşma-modernleşme politikasının mekansal ve toplumsal karşılığını bir çok alanda olduğu gibi bu 'modern' sanayi kampüslerinde izlemek mümkündür.