Özet:
Jürgen Habermas' in ilk kez 1962 yılında yayınlanan "Kamusallığın Yapısal Dönüşümü" adlı kitabından sonra tüm dünyada, öncelikle de siyaset bilimcilerin katkılarıyla şekillenen kamusal alan tartışmaları 90' lı yıllarda Türkiye'nin de gündemine girmiştir. Yapılan bu çalışmanın hedefi, tartışmalara mimarlık tarihi alanından katkıda bulunmaktır. Bu nedenle, kamusal alanlardan biri olan "parklar" in ortaya çıkışları, tarihsel kökenleri, fiziksel evrimleri ve bir değişim nesnesi olarak ideolojik açıdan anlamları ele alınmıştır. Uygarlıkların ilk yıllarından başlayarak doğaya müdahale ve ondan yararlanma fikri mevcuttur. Geleneksel dünyada doğa daha çok rekreasyon amaçlı değil avlanma, sebze- meyve bahçeleri gibi işlevsel amaçlara yönelik olarak oluşturulurdu. Zamanla estetik kavramının ortaya çıkışı, topografık ilerlemeler yeşil alanları tasarlanabilir kılmıştır. Bu andan itibaren yeşil alanlar aynı zamanda ideolojik bir boyut kazanmıştır. Erken Fransız bahçeleri kralın gücünün birer temsili olmuştur. Fransız Devrimi' nden sonra yeşil alanlar kamusal nitelik kazanmış ve halka açık parklara dönüşmüşlerdir. Sanayi Devrimi ile birlikte parkların kullanım biçimi de değişmiştir. Sağlık fikrinin ön plana çıkması ile artık oturarak kullanma yerine gezinti tercih edilir olmuştur, Türkiye'deki yeşil alanların evrimi de Batı dünyasındakine benzer bir değişim göstermiştir. Geleneksel Osmanlı dünyasında işe yararlığı ön plana alan bir kullanım varken, Batılılaşmanın etkisiyle XVIII. yüzyıldan başlayarak yeşil alanlar yalnız rekreasyon için kullanılır olmuşlardır. Geç Osmanlı döneminde ise yeşil alan kentlerin ve toplumun modernleştirilmesi projesi kapsamında kent parklarına dönüşmüştür. Erken Cumhuriyet aslında bir anlamda yarım yüzyıl önce evrimini tamamlamış olan parkları yeniden ideolojik bir çerçevede gündeme getirmiştir. Yani, kamusal yeşil alan da daha büyük bir üst kurgu içinde kendine verilen rolü yerine getirmiş ve sistemin, diğer birçok yapısı gibi, "ideolojik talim alanı" olmuştur.