Özet:
Çevrelerinde var olan mimarlık ürünlerinin ve mekanın kullanıcısı konumundaki yazarlar, yaşanmış ya da yaşanması mümkün olayların anlatıldığı ve reel mekanlarda geçen romanlarında, kahramanları gözünden içinde yaşadıkları fiziksel çevrelerin betimlemesini yapmışlardır. Yapılan çalışma ise Türkiye'deki en erken örneklerden başlayarak yaklaşık yüz yıllık bir süre içinde yazılmış bir grup roman üzerinden, yazıldıkları dönemlerin mekan kavrayışının ve fiziksel çevresinin bir okumasını yapmaktır. Öncelikle, seçilen eserlerin, romanın üç bileşeni olan, kişi, konu ve mekan unsurları üzerinden bir analizi ve çözümlemesi yapılmıştır. Çalışmanın esas konusu olan mekan kavramı, diğer unsurlardan farklı olarak, tarihsel süreç içinde gösterdiği değişim ve özellikler bağlanımda sınıflandırılmıştır. Bir sonraki aşamada romanlardaki mekan kavramının, yazıldıkları yılların Türkiye'deki siyasi ve edebi dönemler etkisiyle taşıdığı anlamla, bunun okuyucuya aktarış şekli incelenmiştir. Son olarak ise, aynı dönemler içinde mimarlık ve roman arasında fiziksel çevreyi temsil etme yönündeki paralellikler tespit edilmiştir. Çalışma boyunca romanın, Servet-i Fünun dönemi ve günümüze yakın tarihli bir kaç örnek dışında, aydın-yazarlar tarafından, kendilerine yükledikleri "toplum mühendisliği" misyonunu meşrulaştıracak biçimde siyasi ve politik angajmanlarla yüklendiği, bu amaçla yazılan eserlerde de mekana bakışın gerçek fiziksellik ve rasyonellik yerine toplumsallık çerçevesinden yapıldığı görülmüştür. Bu durum, dönemin mimarlık üretimi ile fiziksel çevrenin dönüştürülmesinde de tekrarlanmıştn-. Mimarlık tarihi açısından, Türkiye'deki mimarlık üretiminin, onun kullanıcıları ve fiziksel çevre içinde yaşayanları için taşıdığı anlam bağlanımda romanın ne şekilde bir veri kaynağı olabileceği ortaya konmuştur. Bu veri kaynağı, mimarlık ürününün çoğu zaman suskun kaldığı, toplum-mekan diyalektiğinin kavranması için ipuçları taşımaktadır. Tez bu ipuçlarını irdelemeyi amaçlamıştır.