Abstract:
Bu çalışma, 1908'den 1923 'e modernleşen kamusal ve özel alanların geçirdiği dönüşümü karikatürlerden okuma denemesidir. Taranan mizah dergilerindeki karikatürler temel olarak beş grupta toplanmış ve kentsel modernleşmenin toplumsal hayatta yol açtığı değişimler, bu çerçevede değerlendirilmiştir. 1908 Devrimi, Osmanlılar için önemli bir dönüm noktası olmuş, "hürriyet" büyük bir coşkuyla telaffuz edilirken modernleşme çabaları farklı bir boyut kazanmıştır. Kentsel alan, görünürlüğü öne çıkardığı ve bir yüzyıldır denetlenemeyen bir alanı tanımladığı için hükümetin batılılaşma çabalarının sahnesi olmuştur. Karikatürler ise kenti düzenleme, güzelleştirme ve uysal, modern bir kentli zümresi yaratma çabaları hakkında, "ciddi" basından çok farklı okumalar yapmaya olanak verir. Kentsel modernleşmeyi karikatürlerden incelemenin önemli avantajları, karikatürlerin kurgusal ve görsel nitelikleri ile mizahın özünde varolan, genel-geçerliği tartışılmaz olguları taşlayabilme özgürlüğüdür. Karikatürlerde gün geçtikçe değişen, sanayileşen ve kalabalıklaşan "kaos'Vari kentsel hayata ilişkin tepkiler çokça yansıtılmıştır. Devletin özerklik vermediği gibi, bütçe de ayırmayıp tüm kent işlerinden sorumlu kıldığı Şehremaneti, karikatürlerde en sevilen temadır. Her vesileyle şikayet edilse de, içinde büyük çelişkiler barındıran bu hicivlerdeki tutum, çalışmada ele alınan başlıca sorunsal olmuştur. Taşlamalarda, II. Meşrutiyet sonrası kentsel hayata katılan, modern ulaşım araçları ve haberleşme tekniklerinin, geleneksel yaşamda meydana getirdiği devrimci dönüşüme ve kenti "yaşanılmaz" kılan etkilerine dair çelişkili tutumları okumak olasıdır. Kamusal hayatla ilgili taşlamalar ise, en yoğun olarak modern yaşam biçimini benimsemiş kitlenin değişen giyim-kuşam ve davranış kodları üzerinden yapılmıştır. Genel olarak modern kent hicivlerinin, kentsel alana ilişkin şüpheleri, karışık duygu ve düşünceleri yansıttığı görülüyor. Karikatürler, kentsel modernleşmeyi bir taraftan talep ederken diğer taraftan reddeden bir kent insanım tanımlıyor. Diğer bir deyişle, kentsel modernleşme tercih edilmediği veya istenmediği halde, bunun gerekli bulunduğu kadar da kaçınılmaz olarak algılandığı anlaşılıyor.