Özet:
Ülkemizdeki hızlı nüfus artışı, son yıllarda hızla artan kırdan kente göç olgusu kentlerin plansız büyümelerine, kent merkezlerinde yer alan geleneksel dokuların yıpranmalarına, bu bölgelerde bulunan arsa değerlerinin artmasına, çok katlı yapıların oluşmasına, tüm yasal sınırlamalara rağmen tarihi değerlerin tek tek yok olmalarına neden olmaktadır. Bu bağlamda çalışmada tarihi kentsel alanlar ile ilgili kavramsal tanımlar yapılmış, korumanın önemi vurgulanmış, koruma-planlama ilişkileri çerçevesinde rehabilitasyon, yeniden işlevlendirme,tarihi çevrelerde yaşanan problemler ve koruma politikaları ele alınmıştır. Geçmiş uygarlıkların sosyal, kültürel ve ekonomik yapısını, yaşam felsefesini yansıtan insan ölçeğinde düzenlenmiş tarihi kent dokularının korunmasına yönelik Avrupa ve Türkiye'de uygulanmış örnekler, yerleşimlerin karakterleri, planlama hedefleri-kriterleri ve fiziksel çevreye yansımış sonuçları açısından irdelenmiştir.Günümüzde göç ile gelen insanların yerleşim yeri olan Zile tarihi kent dokusu insanların bilinçsiz davranışları, ekonomik durumları ve gelişmemiş koruma politikaları nedeni ile giderek çöküntü bölgesi haline dönüşmekle karşı karşıya kalmıştır. Zile tarihi kent dokusu uygulanmış örneklerin irdelenmesi sonucunda elde edilen veriler kapsamda incelenerek, kent,tarihsel, ekonomik, sosyal ve fiziksel yönlerden analiz edilmiş ve sonuçta, kent dokusunu canlandırıcı, var olan değerlerini ortaya çıkarıcı ve yeniden kullanılmasını sağlayıcı öneriler oluşturulmasına çalışılmıştır.