Özet:
Yirminci yüzyılın ikinci yarısında ortaya çıkan küresel kriz ve bunun sonucu değişen dünya dengeleri, ağır sanayinin gelişmiş toplumların coğrafyasından 3. dünya ülkeleri coğrafyalarına kaymasına neden olmuştur. Üretimin kentlerden uzaklaşmasıyla kent içinde kalan endüstriyel alanlar, kentlerin yeniden yapılanma sürecinde yeniden kullanımlarıyla önemli bir rol üstlenmişlerdir. Endüstriyel alanlar, endüstri arkeolojisi disiplininin ortaya çıkmasıyla kültürel miras olarak kabul edilerek koruma altına alınmış ve bu disiplin çerçevesinde yapılan çalışmalarla dönüştürülerek kullanıma sunulmuştur.Dünyadaki endüstriyel alan dönüşüm örneklerinde, dönüşümün temel stratejileri, endüstrinin kentte yaptığı tahribatın ortadan kaldırılmasını sağlamak, üretim sürecinde kentten uzak kalan bölgeyi kentle bütünleştirmek, bunları sağlarken de endüstriyel mirasın korunarak gelecek nesillere görsel ve deneysel olarak doğru aktarılmasını sağlamaktır. Dönüşüm alanlarının kentler arası rekabette kentin tanıtımına ve sosyal çevreye katkıda bulunması da hedeflenmektedir. Türkiye'deki dönüşüm örneklerinde yapıyı koruma ve anıtlaştırma çabalarına rağmen, endüstri arkeolojisi disiplininin yerleşmemiş olmasından dolayı yapıların teçhizatlarıyla bir bütün halinde korunması olgusu yoktur.Sahip olduğu coğrafi özellikler nedeniyle bir çok eski endüstri tesisinin kurulduğu İstanbul'un Beykoz ilçesi, sahip olduğu bu endüstriyel mirasların tarihi çevresiyle değerlendirilmesi durumunda bölgenin kente bulunabileceği katkı dolayısıyla önemli bir potansiyele sahip görünmektedir.İşlevi sona eren Beykoz Kundura ve Deri Fabrikası, 200 yıllık geçmişiyle önemli bir endüstri arkeolojisi alanıdır ve kentin suyla buluştuğu önemli bir noktadadır. Fabrika alanının Beykoz kıyı şeridiyle, tarihi alanlarla ve diğer eski endüstri alanlarıyla beraber değerlendirilerek kültürel bir dizgiye oturtulmasını öngören dönüşüm senaryosu, bölgeyi kentin önemli odak noktalarından biri haline getirebilecektir.