Özet:
Sanayi devrimiyle birlikte baslayan, teknolojik gelismeler ve fosil enerji kaynaklarının kullanımındaki artıs çevre sorunlarını meydana getirmistir. Nüfusla birlikte artan konut ihtiyacı, yapılasmanın hızlı ve düzensiz sekilde artmasına neden olmustur. Bu gelismeler sonucunda dogadaki ekolojik denge geri dönüsü mümkün olmayan zararlar görmüstür. Yasanan çevre sorunları toplumları yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımına yöneltmistir. 20.yy.'da çevre sorunlarına bir çözüm olarak ekolojik mimarlık yaklasımı ortaya çıkmıstır. Ekolojik mimarlık, mevcut arazi ve iklim verilerini dikkate alan, yenilenebilir enerji kaynaklarından yararlanmaya yönelik tasarım ilkeleriyle, binalarda tüketilen enerji miktarını en aza indirgemeyi amaçlamaktadır.Bina tasarımının dogal çevre ve iklimsel verilere adaptasyonu çok uzun zamandır bilinmektedir. Günümüzde hala mevcut olan geleneksel mimari örnekler, insanların uzun yıllar boyunca tarihi, sosyal ve kültürel etkenlerin etkisiyle, bulundukları yörenin iklim ve doga kosullarına uygun çözümler üretmeleriyle ortaya çıkmıstır. Geleneksel mimarlık,ekolojik yaklasım için örnek teskil etmektedir. Çalışma, geleneksel mimarinin özelliklerini ve geleneksel binaların sürdürülebilir tasarım kriterleri baglamında degerlendirilmesini kapsamaktadır. Tez konusu kapsamında Türk Evi özelliklerini tasıyan Antalya Kaleiçi Evleri örnek olarak alınmıstır. Antalya Kaleiçi Evleri'nin sürdürülebilir tasarım kriterlerine uygunluğu değerlendirilirken, ekolojik mimarlık ve geleneksel mimarlık arasındaki benzerlikler vurgulanarak geleneksel mimarlığın önemi ortaya konulmaya çalışılmıştır.