Özet:
Yapılar su, ısı, ses ve yangın gibi etkenlerle karsı karsıyadır. Bu etkenler zamanla yapılarda, kullanıcı üzerinde, ülke ölçeğinde, doğal ve yapma çevrede sorun oluşturmaktadır. Türkiye'de bu etkenlerin sorun oluşturmaması amacıyla sorunlara yönelik ürün ve çözümlerin artış gösterdiği gözlenmektedir. Ancak, yapılan araştırma sonuçları ve halen süren sorunlar, başta tasarımcı, uygulayıcıların, sonrasında kullanıcıların, yapıları etkileyen etkenlere, sorunların oluşmamasına ya da oluşan sorunların çözümlenmesine yönelik yeterli bilince sahip olmadıklarını göstermektedir. Ayrıca, yapı sektöründe mevcut bulunan ürün ve çözümlerden yararlanılamamaktadır. Bu çalışmada, öncelikle yapılarda sıklıkla sorun oluşturan su ve ısı etkenleri incelenmiştir. Yapıya etkiyen su ve ısı etkenlerinin neler olduğu ve yapıları nasıl etkiledikleri belirlenmiştir. Daha sonra, bu etkenlere karsı önlem alınmadığı koşullarda ortaya çıkabilecek sorunlar örneklenmiştir. Ayrıca, sorunların oluşmasına neden olan yapı üretim sürecindeki eksiklik yada hatalar belirlenmiş ve bunlar sorunların nedenleri olarak ele alınmıştır. Sorunların nedenlerinin engellenmesinin yapılarda sorun oluşumunu engelleyeceği ya da oluşan sorunları çözebileceği düşünülmüştür. Bu nedenle, nedenlerin engellenmesi amacıyla alınacak önlemlerde kullanılabilecek ürün ve çözümler ele alınmıştır. Bu ürün ve çözümlerin yapı sektöründe mevcut bulunduğu bilinmektedir. Bu nedenle, yapılarda oluşan sorunlar mevcut ürün ve çözümlerle engellenebilmektedir. Ancak, basta yapı tasarımcı, uygulayıcıların, sonrasında kullanıcıların bu konularda yeterli bilince sahip olmaları gerekmektedir. Yapılan çalışmayla, basta yapı tasarımcı, uygulayıcıların, sonrasında kullanıcıların benzer sorunlarla karşılaşmamaları amacıyla ya da karşılaştıkları sorunların çözümlenmesi sırasında sorunların nedenlerine dikkat etmeleri gerektiği sonucuna ulaşılmıştır. Bu konuda, Türkiye'de yapı sektöründe mevcut bulunan ürün ve çözümlerle su ve ısı etkenlerinin sorun oluşturmasına karsı önlem alınabileceği belirlenmiştir. Ancak, öncelikle tasarımcı ve uygulayıcıların, sonrasında kullanıcıların bu konularda bilinçlendirme çalışmalarının sürdürülmesi gerekmektedir.