Özet:
İnsanoğlu için sürekli bir eylem olan alışveriş, tarihsel süreçte her toplumun kendi sosyal, toplumsal ve ekonomik işleyişiyle farklı biçimlerde ortaya çıkarak kendine özgü bir yapı geleneği doğurmuş ve değişen şartlara uyum göstererek beraberinde bu eylemi barındıran mekansal organizasyonların da gelişmesini ve yüzyıllar içinde evrilerek günümüze ulaşmasını sağlamıştır.Endüstrileşme ve modernleşme sürecinin bir sonucu olarak geçen yüzyılda ortaya çıkan alışveriş merkezleri, dünyada birçok kentte olduğu gibi İstanbul kentinde de zamanla kentli bireyin gündelik hayatının içinde çok fazla yer almaya başlayarak çağımızın yeni kamusal mekanları haline gelmiştir. Çağın getirdiği ekonomik, politik, teknolojik ve sosyal alanlardaki değişimler ve kişisel zamanın giderek daha değerli hale gelmesiyle ortaya çıkan gelişmeler birçok şeyi etkilediği gibi alışveriş alışkanlıklarını da değiştirmiştir. Eski kentlerde olduğu gibi alışveriş bir ihtiyaç olmaktan çıkıp bir statü sembolüne dönüşmüş, toplumsal ve yaşamsal gereksinimlerin karşılanması amacıyla yerine getirilmesi gereken bir gereklilik iken en önemli boş zaman değerlendirme aktivitelerinden birine dönüşmüştür. Günümüzde alışveriş merkezleri kamusal alan olarak hizmet veren ve alışveriş dışında çok sayıda başka işlevi de barındıran organizasyonlardır.İnsanların farklı bakış açılarından yaklaştıkları ortak ilgi ve iletişim mekanları olan kamusal alanlar, herkes tarafından erişilebilen kamusal aktiviteleri barındırır, toplumsal yaşantıyı besler, destekler ve en önemlisi de yönlendirir. Bu bağlamda, bireyler toplumun her kesiminden insanın sürekli etkileşim halinde bulunduğu açık kamusal mekanlara gereksinim duyarlar. İstanbul metropolü, sosyal etkileşimin gerçekleştiği açık kamusal mekanlar bakımından ihtiyaçları karşılamaktan uzaktır. Metropolde kamusal alanların yetersizliği ve günümüz alışveriş kavramında görülen değişiklikler alışveriş merkezi tasarım ilkelerini temelden etkilemekte, bunların sonucu olarak da alışveriş merkezi tasarımları açık kamusal alan odaklı olup, kentsel mekan-alışveriş mekanı bütünlüğünü kurma kaygısıyla ele alınmaktadır. Çalışmada, bu konsept doğrultusunda oluşturulmuş üç örnek incelenerek, konseptin pratikte ihtiyaç duyulan kentsel mekan rolünü kısmen yerine getirebileceği sonucuna varılmıştır.