Özet:
Tiyatro bir sahne sanatıdır. Tiyatro sözcüğü Yunanca'da "seyirlik yeri" anlamına gelen theatron'dan türetilmiş, dilimize İtalyanca'daki teatro sözcüğünden geçmiştir Tiyatroların temsil mekanları olan yapılar dört ana bölümden oluşur. Bunlar, oyunun izlendiği seyirci bölümü, oyunun sergilendiği sahne bölümü, oyuncuların kullandığı sahne arkası ve giriş çıkışların sağlandığı fuaye mekanlarıdır.Bu çalışmasının ilk bölümünde tezin amacı, kapsamı ve yöntemi tanımlanmıştır. İkinci bölümde, tiyatronun tarihçesi ve Türkiye'ye gelişi anlatılmıştır. Tiyatronun yapılaşmaya gereksinim duymasıyla Avrupa'dan da etkilenerek tiyatro yapıları inşa edilmeye başlanmıştır. Üçünü bölümde ise dünyadan tiyatro yapıları örnekleri verilmiştir.Dördüncü bölüm İstanbul'da tiyatro binası işleviyle yapılmış olan ilk yapıları anlatmaktadır. Bu süreç 1840 yılında inşa edilmiş olan Naum tiyatrosu ile başlayıp, 1955 yılında yapılmış olan Muammer Karaca tiyatrosu ile sınırlandırılmıştır. Bu tarihler arasında inşa edilmiş olan yapılardan bir kısmı geçirdiği yangın veya yıkımlardan dolayı günümüze ulaşamamıştır. Bir kısmı ise işlev değiştirmiştir. İncelenen yapıları kronolojik olarak, Naum Tiyatrosu (1840), Concordia Tiyatrosu, Dolmabahçe Saray Tiyatrosu (1858), Gedikpaşa (Azak) Tiyatrosu (1860), Tepebaşı Kışlık Tiyatrosu (1880), Ses Tiyatrosu (1885), Tepebaşı Yazlık Tiyatrosu (1889), Yıldız Saray Tiyatrosu (1889), Ferah Tiyatrosu (1911), Apollon Tiyatrosu (1920), Millet (Turan) Tiyatrosu, Elhamra Tiyatrosu (1923), Süreyya Paşa Konser ve Opera Binası (1923), Musahipzade Celal Sahnesi, Cemil Topuzlu Açıkhava Sahnesi (1947), Şan Tiyatrosu (1948) ve Muammer Karaca Tiyatrosu (1955) olarak sıralayabiliriz.Tez çalışması kapsamında, Guilio Mongeri tarafından 1914 yılında tasarlanmış olan Taksim Sahnesi detaylı olarak incelenmiştir. Tiyatro yapısı olarak inşa edildikten sonra sinema ve gazino olarak da kullanılmıştır. Daha sonra 1970 yılında Devlet Tiyatroları tarafından kiralanarak kullanılmaya başlanmıştır. Ağustos 2007'de ise bina boşaltılmıştır. Bu tarihi bina yapıldığı yıllardan itibaren Taksim Meydanı'na hakim konumu, Sıraselviler Caddesi'ne doğrudan açılan çıkış kapıları, iki balkonlu geniş tiyatro salonu ve fuaye mekanları ile işlevsel ve biçimsel olarak dikkati çeken bir yapı olmuştur. Tezin sonucunda bu ve benzeri tiyatro yapılarının kültürel mirasımız olduğu ve tarihimize karşı sorumluluğumuzdan dolayı çürümeye terk edilmemeleri gerektiği sonucuna varılmıştır. Taksim Sahnesi günümüz koruma ilkeleri ışığında değerlendirilmiş ve bunun sonucunda restitüsyon ve restorasyon önerisi getirilmiştir. Tez içerisinde yer alan katalog çalışması, Taksim Sahnesi ile ilgili çalışmalar konusunda destekleyici rol oynamaktadır.