Özet:
Küresel ısınma, iklim değişikliği, susuzluk, çevre kirliliği ve doğal kaynakların hızla tüketilmesi gibi ekolojik sorunlar neticesinde bütün dünyada ekolojik bir bilinçlenmenin başladığı gözlemlenmektedir.Binaların çevreye olan etkileri de bilinen bir gerçektir. Ekolojik bilinçlenme yapı sektöründe de binaların karbon salınımlarını ve çevreye olan olumsuz etkilerini azaltmaya yönelik çözümler bulmaya itmiştir. İnşaat sektörü de iklim değişikliğiyle mücadele için dünyada yeşil dönüşüme girmiştir. Bu çerçevede çevre dostu, ekolojik binaların yapılması gündeme gelmiştir. Çevre dostu bina yapımına ilgi giderek artarken sürdürülebilir ilkelerle gelişim gösteren yeşil bina kavramı ortaya çıkmıştır.Günümüzde ?sürdürülebilir, ekolojik, yeşil, çevre dostu, yüksek performanslı, akıllı, pasif, karbon-sıfır bina? gibi isimlerle karşımıza çıkan uygulamaların amacı ait olduğumuz yere ?doğaya? saygı duymamızı ve gereken özeni göstermeyi sağlamaktır.Yeşil binalar yapının arazi seçiminden başlayan yaşam döngüsü içerisinde bütüncül bir anlayışla tasarlanan, iklim verilerine ve o yere özgü koşullara uygun, doğal ve yerel malzemelerin kullanımını teşvik eden, ekosisteme duyarlı yapılardır.Yeşil bina uygulamalarının ortaya çıkması ile binalar arasında ekoloji, enerji ve çevre ile ilgili uygulamalar kıyaslanmak istenmiştir. Bu çerçevede yapıların objektif ve somut olarak ortaya konmasını, belirledikleri sürdürülebilirlik ölçütlerine göre değerlendiren Yeşil Bina Değerlendirme Sistemleri ortaya çıkmıştır.Bütün dünyada kullanımı giderek yaygınlaşan Yeşil Bina Değerlendirme Sistemleri yeni bir yönelim ve sektör ortaya çıkarmıştır. Bu sistemlerin başlıcaları BREEAM (İngiltere), LEED (Amerika), GREEN STAR (Avustralya), CASBEE (Japonya), SBtool (Kanada) ve DGNB (Almanya) dir. Tez kapsamında bu sistemler genel olarak incelenerek ülkemizde de kullanımı giderek yaygınlaşan LEED Yeşil Bina Değerlendirme Sistemi araştırmaya konu olarak seçilmiştir.Tez çalışmasında LEED Yeşil Bina Değerlendirme Sistemi'nin ölçütlerinin LEED'in belirlediği kategoriler dışında farklı düzeylerde değerlendirilebileceği öngörülmüştür. Tez çalışmasında amaç, LEED'in geliştirilen ölçütlerini tasarımın farklı ölçekleri, kavramsal yapısı, kaynak kullanımı düzeylerinde değerlendirmek, bu düzeylerle ilişkisinin tutarlılığını ölçmektir. Bu amaçla çalışma 5 bölümde oluşturulmuştur..Öncelikle çalışmanın konusunu, amacını, literatür taramalarını ve sunulan hipotezi içeren giriş bölümü yerleştirilmiştir. İkinci bölümde yeşil bina tasarımındaki temel terim ve kavramlara yer verilmiştir. Üçüncü bölümde kaynak taramaları sonucu Yeşil Bina Sertifikalandırma programları kapsamında yeşil binaların ölçülebilirliğine dair bilgiler lenmiştir. Dünyada uygulanan başlıca Yeşil Bina Değerlendirme Sistemleri'ne bu bölümde değinilmiş, teze konu olarak seçilen LEED Yeşil Bina Değerlendirme Sistemi ölçütleriyle birlikte daha detaylı incelenmiş ve LEED sertifikası almış yapı örneklerine de yer verilmiştir. Dördüncü bölümdeki araştırma bölümünde yeşil bina tasarımı ölçülebilirliği LEED örneği üzerinde irdelenmiştir. Araştırmanın amacı bu bölümde detaylandırılıp, kapsamı ve sınırları çizilmiştir. LEED ölçütleri Tasarım Ölçekleri, Kavramsal Kademelenme, Kaynak Kullanımı ve Sistemler düzeylerinde değerlendirilmiş, ölçütlerin bu düzeylerle ilişkisinin tutarlılığını ölçmek için yapılan Yeşil Bina Değerlendirme Anketi ile ilgili detaylara bu bölümde yer verilmiştir. Anket çalışmasından elde edilen veriler doğrultusunda değerlendirmeler yapılarak bu bölüm sonlandırılmıştır.Sonuç ve Öneriler bölümünde ise öncelikle yeşil bina kavramının önemi ve Yeşil Bina Değerlendirme Sistemleri ile ilgili genel değerlendirmeler yapılmış, ardından araştırmaya konu olarak seçilen LEED örneği üzerinde yeşil bina ölçülebilirliğine dair değerlendirmeler yapılmıştır. Araştırma kapsamında ortaya atılabilecek tartışmalara yer verilmiş ve gelecekte yapılabilecek araştırmalar için de öneriler getirilmiştir. LEED ve benzeri sistemlerin ölçütlerinin belirlenen kategoriler dışında farklı düzeylerde okumalarla değerlendirilebileceği, sistemlerin değerlendirmelerdeki örgütleme biçimlerinin tutarlılıklarının ölçülebileceği sonucuna ulaşılmıştır.