dc.description.abstract |
Ülkemizde, 1846 yılında Aya İrini'de ilk müzenin kuruluşu ile başlayan müzecilik faaliyetleri, çöküntü halindeki Osmanlı İmparatorluğu döneminde gerekli yatırımların yapılamaması nedeniyle Cumhuriyet Dönemi'ne kadar pek fazla ilerleme gösterememiştir. Yalnızca Osman Hamdi Bey'in kişisel gayretleriyle bazı adımlar atılmış ve ülkemizin ilk müze binası olan İstanbul Arkeoloji Müzeleri binası inşa edilmiştir. Cumhuriyet Dönemi ile birlikte kültür mirasının korunması konusunda gerekli yasal ve kurumsal oluşum başlatılmıştır. Bu dönemde Türkiye'de pekçok ilde yeni müzeler kurulmuştur. Ancak bunların çoğu küçük müzeler, hatta müze depoları şeklindedir. Cumhuriyet Dönemi'nde başlayan bu yeni yapılanma hareketi, II. Dünya Savaşı'nın ülkenin ekonomik yapısı üzerindeki olumsuz etkileri sonucunda 1940-60 yılları arasında bir duraklama dönemi geçirse de 1960 sonrası yeni bir ivme kazanmıştır. Bu dönemde Türkiye'de çok sayıda yeni müze binası inşa edilmiştir. Yapılan bu müze binalarından bazıları, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından hazırlattırılmış olan bir müze projesine göre yapılmıştır. Bu durum önceden planlanmayan bir "tip proje uygulaması" olarak bilinmektedir. Bu tezin amacı, söz konusu müze tip projesinin nerelerde uygulandığını araştırmak ve bu müzelerin tip projeden kaynaklanan olumlu veya olumsuz yönlerini, dünyadaki çağdaş müzecilik anlayışı ışığında irdelemektir. Birinci bölümde "mimarlık" ve "mimari tasarım süreci" kavramları açıklanarak bu kavramlar ışığında mimarlıkta "tip proje" olgusu irdelenmiştir. IIİkinci bölümde, çağdaş müzeciliğin tanımı ve işlevleri ifade edilmiş, dünyada ve Türkiye'de müze binalarının gelişimi incelenmiş ve Türkiye'deki müze tip projesinin nasıl gerçekleştiği, nerelerde uygulandığı açıklanarak bu müzeler hakkında bilgi verilmiştir. Üçüncü bölümde, tip projeye göre yapılmış müzelerden üç tanesi seçilerek çağdaş müzecilik bağlamında irdelenmiştir. Dördüncü bölümde ise sonuç ve önerilere yer verilmektedir. |
en_US |