Özet:
Konut sosyal, ekonomik ve politik etkileri olan önemli bir fenomendir. Tarihsel olarak
inşaat sektörünün yönünü belirlediği gibi finans kurumlarının hem inşaat firmalarına
hem son kullanıcılara verdikleri krediler sebebiyle finans alanı için buluşçuluğun
tetikleyicisidir. Bu tez konut fenomenini ipotekli konut kredilerinin finansallaşmaya etkisi
bağlamında değerlendirmektedir. Gelişmiş ülkeler başta olmak üzere gelişmekte olan
ülkelerde de mekanın finansallaşması süreci gerçekleşmektedir. Gelişmiş ülkelerin
aksine Türkiye ipotekli konut kredi sistemine oldukça geç bir tarih olarak kabul
edebileceğimiz 2007 yılında geçmiştir. 2007 yılı aynı zamanda ipotekli konut kredilerine
bağlı gelişen küresel finansal krizin başladığı yıldır. Türkiye'nin ipotekli konut kredisi
sistemine geç girmiş olması, sisteme giriş için talep edilen yüksek kredi puanlaması ve
yüksek giriş sermayesi talebi (Loan to Value) istemesi ve eşik altı kredilere izin vermeyen
yapıya sahip olması nedeni ile küresel finansal krizden görece az etkilenmiş ülkelerden
biridir. Lakin, Türkiye 2007’den bugüne artan bir miktarda ipotekli konut kredisi borcu
biriktirmektedir. Türkiye ipotekli konut kredisi piyasasına geç giren bir ülke olmasına
rağmen, mevcut toplam ipotek borçları 2018 yılına kadar 49.127,26 milyon dolara
ulaşmıştır. Gelişmekte olan ülkelerdeki ipotekli konut kredisi borç miktarları ve menkul
kıymetleştirmelerin gelişmiş ülkelere göre sınırlı olduğunu söylemek hatalı olmayacaktır.
Bu bağlamda Türkiye’de henüz ipotekli konut kredileri üzerinden hayata geçmiş olan bir
menkul kıymetleştirme sisteminin olmadığı da belirtilmelidir. Buna karşın, konut
sektörünün likitleştirilmesi çabası olarak kabul edebileceğimiz gayrimenkul sertifika
sitemi isimli bir pilot uygulama Mart 2017’de başlamıştır. Bu çalışma, ipotekli konut
kredilerinin Türkiye’deki ulusal konut arzını hangi ölçüde etkilediğini ve buna bağlı
gerçekleşen eşitsiz coğrafi gelişmenin boyutlarına ilişkin bir çerçeve sunarak
finansallaşmanın gelişmekte olan ülkelerdeki yapısına dair katkıda bulunmayı
amaçlamaktadır. Çalışmada karma analiz yöntemi uygulanmıştır. Buna göre veriler
birbirini besleyen üç farklı aşamada toplanmıştır. İlk adımda, biri ülkenin en büyük
ipotekli konut kredisi kullandıran bankalarından biri olmak üzere kurumlardan nicel
veriler toplanmış, daha sonra bu verilerin analizi üzerinden nitel verilerin toplanabilmesi
için derinlemesine mülakatlar yapılmış ve son olarak bu iki veri setinin analizi ile İstanbul
örnekleminde hanehalkı anketleri gerçekleştirilmiştir. Tez ilk aşamada sorunu ortaya
koyup sonra uygulanan metodolojiyi anlatmaktadır. Daha sonra ise kent mekanında
ipotekli konut kredilerini odağa alarak finansallaşma kavramı hakkında bir tartışma
sunulmaktadır. Bu tez kapsamında yapılan literatür incelemesi Türkiye'nin yaşadığı
finansallaşma deneyiminde konutun hangi yönlerden etkilendiğini tespit edebilmek için
analitik bir temel sağlamayı amaçlamıştır. Gelişmiş ülkelerdeki ipotekli konut kredisi
sistemi örneklerini inceleyerek bu sistemin çalışma prensipleriyle henüz 2007 yılında bu
yapıya geçmiş olan Türkiye arasındaki benzerlikler ve farklılıklara ilişkin bir çerçeve
sunulması hedeflenmektedir. Saha çalışması aşamasında Türkiye'nin finansal başkenti
olarak adlandırılan İstanbul örneği incelenmiş ve değerlendirme bunun üzerinden
yapılmıştır. Sonuç olarak devlet, finans ve gayrimenkul alanı temsilcileri tarafından
konuta erişilebilirliği arttırdığı iddiası ile pazarlanan ipotekli konut kredilerinin ulusal
konut arzında alternatifsizliğe yol açtığı görülmüştür.