YTÜ DSpace Kurumsal Arşivi

Arkeolojik ve kırsal mimari miras birlikteliğinin korunabilirliği

Basit öğe kaydını göster

dc.contributor.author Harman-Aslan, Ebru
dc.date.accessioned 2022-04-12T08:18:32Z
dc.date.available 2022-04-12T08:18:32Z
dc.date.issued 2016
dc.identifier.uri http://dspace.yildiz.edu.tr/xmlui/handle/1/12883
dc.description Tez (Doktora) - Yıldız Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, 2016 en_US
dc.description.abstract Anadolu toprakları tarih öncesi çağlardan günümüze sürekli yerleşim alanı olarak kullanılagelmiştir. Bu süreklilik içinde pek çok farklı uygarlık kendi yaşam biçimini ve kültürünü yansıtan mimari yapıtlar üretmiş; bunların bir araya gelerek oluşturdukları yerleşimler, kendine özgü bir coğrafya meydana getirmiştir. Bu yerleşimlerin pek çoğunun ortak özelliği, sürekli yerleşim sonucu oluşan fiziksel ve kültürel katmanlaşmadır. Fiziksel ve kültürel katmanlaşma, kentsel alanlar kadar kırsal yerleşimlerin de bir özelliği olabilmektedir. Tarihsel süreçte bazı yerel topluluklar yerleşim için antik kalıntıların bulunduğu alanları seçmiş ve çoğu kez bu kalıntıları da kullanarak arkeolojik alan üzerine kendi yapılarını inşa etmişlerdir. Günümüzde bu mütevazı yapıların, sahip oldukları mimari ve teknik özellikleriyle miras kapsamında değerlendirilmesi tartışmaları gündeme gelmeye başlamıştır. Çalışma kapsamında “geleneksel kırsal arkeolojik yerleşim” olarak adlandırılan bu alanlar, arkeolojik kalıntılar ile birlikte korunması gerekli geleneksel kırsal dokuları iç içe barındırarak bir bütün halinde günümüze ulaşmıştır. Geleneksel kırsal arkeolojik yerleşimlerde, çoğu kez arkeolojik alanlarda bilimsel kazı faaliyetleri sürerken, geleneksel kırsal dokular içerisinde de yaşamının devam ediyor olması, bu yerleşimlere ilişkin koruma sorunlarını karmaşık bir hale getirmektedir. Türkiye koruma pratiklerinde, geleneksel kırsal arkeolojik yerleşmelerde bulunan arkeolojik mirasın korunmasına öncelik verildiği görülmektedir. Arkeolojik alanların korunması ve bilimsel araştırmalar için kullanılması doğru ve yerinde bir yaklaşımdır. Ancak, bu süreçte geleneksel kırsal dokuların çoğu kez kültürel miras kapsamında değerlendirilmediği; dahası, geleneksel yapılı çevrenin ve yerel nüfusun arkeolojik kalıntıların korunmasında tahribat kaynağı ve tehdit unsuru olarak algılandığı görülmektedir. Olası tahribatın önüne geçmek amacıyla, bu miras alanlarına çoğu kez 1. derece arkeolojik sit statüsü verilerek, bilimsel çalışmalar dışında aynen korunacak alanlar olarak tanımlanmaktadır. 1. derece arkeolojik sit alanları için belirlenen kullanım kısıtlamaları ve bunlara koşut getirilen “kamulaştırma” veya “trampa” gibi çözümler de giderek kullanıcıların bu alanları terk etmeleri; hatta bazı durumlarda kırsal yerleşimin tüm kullanıcılarının devlet eliyle yeni yapılandırılan başka bir alana taşınmasıyla sonuçlanmaktadır. Bu yaklaşım, arkeolojik ve kırsal mimari mirası bir arada barındıran yerleşimlerin, bu özellikleri ve sosyal yapıyla birlikte bir bütün olarak korunması ve yaşatılmasına olanak sağlamayıp, miras alanının katmanlaşma ve süreklilik değerlerinin de zedelenmesine ve giderek yok olmasına neden olmaktadır. Koruma pratiklerine yansıyan bu sorunlar, özellikle yasal çerçevede geleneksel kırsal dokuların kültür varlığı olarak kabul görmemesinden ve arkeolojik miras alanı olarak düşünülen bu çevrelerin, yerleşim alanı olarak kullanılması yönündeki çekincelerden kaynaklanmaktadır. Bu nedenle, geleneksel kırsal arkeolojik yerleşimlere özgü kültürel miras değerlerinin tanımlanması ve kültür varlığı niteliklerinin ortaya konması bir gereklilik olarak ortaya çıkmıştır. Bu bilgiler ışığında bu tezin amacı, arkeolojik alanlar ile birlikte korunması gerekli geleneksel kırsal dokuları ve günümüz yaşantısını içeren yerleşimlerin kendine has miras değerlerinin belirlenmesi ve bu nitelikleriyle bir bütün olarak korunup korunamayacağının tartışılmasıdır. Bu amaçla, giriş bölümünün ardından çalışmanın ikinci bölümünde literatürde tanımlanmış miras değerleri yardımıyla, geleneksel kırsal arkeolojik yerleşimlere özgü miras değerler sistemi önerilmiş; bu değerler tanımlanarak tartışılmıştır. Çalışmanın üçüncü bölümünde, literatür taraması, arşiv ve alan çalışması yöntemleriyle tespit edilen Anadolu geleneksel kırsal arkeolojik yerleşim örnekleri, tarihsel katmanlaşma niteliği bağlamında incelenmiş ve bu yerleşimlere ilişkin bir sınıflandırma önerilmiştir. Dördüncü bölümde, geleneksel kırsal arkeolojik yerleşimlerin kültürel miras değerleri ve koruma ilişkisi iki alt başlıkta tartışılmıştır. Birinci kısımda, çoklu vaka incelemesi yöntemiyle Eski Çavdarhisar/Aizanoi, Oğuz/Dara ve Yoran/Didyma yerleşimleri, kültürel miras değerleri ile koruma sorun ve tehditleri bağlamında araştırılmıştır. İkinci kısmında, “Delphi Tekniği”nden yararlanılarak, geleneksel kırsal arkeolojik yerleşimlerin kültürel miras değerleri, bu değerlerin önem dereceleri ve koruma pratikleriyle ilişkilerine dair uzman görüşlerinin ve görüşler arasındaki uzlaşı düzeyinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Bu bilgiler ışığında sonuç bölümünde, arkeolojik ve kırsal mimari miras birlikteliğinin oluşturduğu yapılı çevrenin, günümüz yaşamını barındıracak şekilde bütüncül bir yaklaşımla korunmasına yönelik genel yaklaşım ve ilkeler önerilmiştir. en_US
dc.language.iso tr en_US
dc.subject Arkeolojik sit en_US
dc.subject Kırsal mimari miras en_US
dc.subject Katmanlaşma en_US
dc.subject Kültürel miras değerleri en_US
dc.subject Delphi Tekniği en_US
dc.title Arkeolojik ve kırsal mimari miras birlikteliğinin korunabilirliği en_US
dc.type Thesis en_US


Bu öğenin dosyaları

Bu öğe aşağıdaki koleksiyon(lar)da görünmektedir.

Basit öğe kaydını göster