Abstract:
Felsefe, bilim, sanat vb. gibi çoğu disiplinde “boş” olmadan “dolu”, “dolu” olmadan ise “boş” anlamsızdır. Mimarlık ve şehircilik disiplinlerinin temel problem alanı olan mekânlarda da “dolu”ya karşılık gelen yapılı çevre ile “boş” kavramının karşılığı olan açık alanlar üzerine temellenen ikili bir ilişki mevcuttur. Ancak, şehirleri tarih boyunca anlamlı kılan bu birliktelik mekânsal boşlukların tahrip edilmeye başlandığı 21. yüzyıl dönümünde değişime uğrayarak tanımsız olmaya başlamıştır. Olası yeni yapılaşma alanları olarak görülen bu gibi mekânsal boşlukların içlerinde “bir şeyler” barındırdığı, dolayısıyla salt birer boşluk olmadıkları ise günümüze değin keşfedil(e)memiştir. Özellikle eteklerine doğru sınırsız bir biçimde genişleyen şehirlerin çeperlerinde gözlemlenen bu durum, mekânsal boşlukların sahip olduğu değer ve niteliklerin tespit edilemeden yitirilerek dolu(luk) ve boş(luk) birlikteliği aracılığıyla oluşan anlamlı bütünün kaybedilmesine yol açmaktadır. Oysaki şehirleri çeşitli bağlamlarda besleyen mekânsal boşlukların da değerli olduğuna ve korunması gerektiğine dair bir farkındalık yaratmak mümkündür.
Belirtilen kapsamda güncel bir tartışma açmak hedefiyle hazırlanan bu doktora tez çalışmasında ilk olarak “boşluk” kavramı ve açılımları sorgulanmıştır. Sırasıyla felsefe, bilim ve sanat özelinde gerçekleştirilen bu sorgulama, çalışmanın ilerleyen aşamalarında mekânsal bağlamda araştırılmıştır.
Geçen zamanla birlikte farklılaşmaları dolayısıyla koruma kuramının güncel bir konusu haline gelen mekânsal boşluklar, çalışmanın ikinci bölümünde bir koruma değeri olarak ele alınmıştır. Bu bölüm kapsamında, boşlukların koruma kavramının genişleyen yelpazesi altındaki anlam ve içerikleri hem uluslararası hem de ulusal ölçekte sorgulanmıştır. Dünya ve
Türkiye örnekleriyle desteklenerek boşluğun değer ve nitelikleri ile bu değerlerin kaybına sebebiyet veren müdahale türlerinin irdelendiği bölüm sonucunda ise mekânsal boşluğu değer olarak yorumlayan bir yaklaşım ve yöntem önerisi geliştirilmiştir.
Üçüncü bölüm ise mekânsal boşluklar için geliştirilen yaklaşım ve yöntem önerisinin seçilen çalışma alanı olan İstanbul Kara Surları Dünya Miras Alanı (İKSDMA) üzerinden örneklenmesi çerçevesinde kurgulanmıştır. Bu doğrultuda, geçmişte kent çeperinde iken kentin büyümesi sonucunda merkezde kalarak doku ve kullanım bakımından çeper karakteri gösteren bir şehir bileşenine dönüşen İKSDMA, İstanbul kent bütünü için önem taşıyan kırılma noktaları ışığında belirlenen tarihi dönemler dahilinde kronolojik olarak tanımlanmıştır. Yapılan tanımlamanın ardından, çeperin dönemsel olarak farklılaşan doluluk)-boşluk) ilişkisi, mekânsal boşlukların sahip olduğu değerler ile konusu olduğu müdahaleler bağlamında değerlendirilmiştir. Bölüm sonucunda ise yapılan değerlendirmeler kapsamında elde edilen verilerin çeperi nasıl etkilediği yorumlanmış, bu yorumlama ışığında korunması gerekli bir değer olan İKSDMA’nın sürdürülebilirliği sorgulanmıştır.