Özet:
Leishmaniasis tropik, subtropik bölgelerde ve Güney Avrupa'da oldukça yaygın olan, insanlarda görülen parazitik bir hastalıktır. Leishmaniasis kemoterapisi için kullanılan ilaçlar oldukça pahalıdır ve hastalarda toksik yan etkilere neden olmaktadır. Son dönemlerde, ekstrasellüler vezikül (EV) biyolojisine olan ilginin artmasıyla birlikte yapılan çalışmalar sonucunda, mikroskobik olarak oldukça küçük olan bu veziküllerin önemli fizyolojik fonksiyonları olduğu ortaya çıkmıştır. Mezenkimal kök hücrelerden izole edilen eksozomların pek çok hastalığın tedavisinde başarıyla kullanıldığı gösterilse de leishmaniasise karşı in vitro antiparazitik etkinlikleri ve leishmaniasise özgü yaraların iyileşmesindeki rolleri bugüne kadar araştırılmamıştır. Bu çalışmada kutanöz leishmaniasis tedavisinde kullanılmak üzere göbek kordonundan mezenkimal kök hücrelerin (MKH) izolasyonu, üretimi ve karakterizasyonunu yapılması, MKH'lerden elde edilen ekstrasellüler veziküllerin (EV) izolasyonu, saflaştırılması ve karakterizasyonunun yapılması ile ekstrasellüler veziküllerin yara iyileştirmesindeki etkinliği daha önce gösterilen salisilik asit ve aloe-emodin isimli bileşenlerle kombinasyon halinde in vitro sitotoksik, antileishmanial ve yara iyileştirici aktivitelerinin incelenmesi amaçlanmıştır. Ayrıca, antileishmanial ilaçların dezavantajlarını içermeyen hem antiparaziter etkinlik hem de yara iyileştirici özellik gösterebilen yeni nesil ilaç adayı formülasyonların geliştirilmesi hedeflenmiştir. Bu çalışma hem salisilik asit ve aleo-emodinin hem de göbek kordonundan izole edilmiş MKH'lerden türetilen eksozomların Leishmania parazitlerinin her iki formu üzerinde de antileishmanial etkinlik gösterdiklerini ortaya koymaktadır. Bununla birlikte, kombinasyon halinde kullanıldıklarında gerek antileishmaial etkinliklerinin gerekse de yara iyileştirme kabiliyetlerinin anlamlı ölçüde arttığı tespit edilmiştir. Eksozomların yüksek seviyedeki yara onarım performansları göz önüne alındığında, bu kombinasyonun sadece yaralardaki parazitleri inhibe etmekle kalmayacağı, aynı zamanda defektli dokuların rejenerasyonunu da artıracağı düşünülmektedir. Yara bölgesindeki parazitleri inhibe etme ve açık yaraları iyileştirme konusundaki potansiyelleri nedeniyle, bu kombinasyonların gelecekte Kutanöz Leishmaniasis tedavisinde umut verici bir yaklaşım olarak değerlendirileceğini öngörmekteyiz.