Özet:
Bu tez çalışmasında, sokak sanatı örneklerinden grafiti ve mekân kavramları arasındaki ilişki tartışılmaktadır. Grafiti kavramı, çıkış yılları olarak kabul edilen 1960'larda, Amerika'nın bir kaç büyük kentindeki sosyal çöküntünün parçası olarak görülürken, 1980'lerden itibaren, içerik türü ve mekânsal nitelikleri değişerek, dünya çapında bir yayılım kazanmıştır. 2000'li yıllara gelindiğinde ise grafiti, farklı coğrafyalardaki pek çok modern kentin ana caddelerinde, tarihi meydanlarında ya da saygın sanat galerileri ve müzelerinde sergilenebilen sokak sanatı örneği olarak kabul görmeye başlamıştır. Süreç içinde grafitinin geçirdiği bu değişim ve dönüşüm, grafitinin sadece mekânsal değil aynı zamanda algısal ve duygusal bağlama sahip çok yönlü bir kavrama evrildiğini ortaya koymaktadır. Bu bağlamda, toplumsal süreç içinde bireylerin grafitiyi görme, anlama ve yaklaşma biçimlerini de değişime uğramıştır. Grafiti, bulunduğu sosyal çevrede kabul görmesi halinde mekân ile bütünleşerek ilgi çekici cazibe alanları oluşturabilmekte veya alternatif bir sosyal akış da sunabilmektedir. Buna karşın, toplum değerlerine aykırı içeriğe sahip ya da görsel olarak ilgi çekmeyen grafiti, bulunduğu mekânsal ortamı ıssız, suça davet edici çöküntü alanlarına da dönüştürebilmektedir. Bu mekânsal canlılık ve çöküntü ikililiği, grafiti ve mekân arasındaki ilişkinin değişken ve karmaşık mekân etkisine sahip olduğunu düşündürmektedir. Grafitinin mekânsal etkileri ve toplumun grafiti algısı arasındaki ilişkinin ortaya konması, grafiti ile gelen bu değişimin çok yönlü olarak incelenmesini gerektirmektedir. Ancak, günümüzdeki grafiti kavramına bakış, çoğunlukla sanat tarihi, çevre ve suç psikolojileri, sosyoloji, kent planlama ve mimarlık gibi farklı disiplinlerin, grafitiyi ele alma biçimine göre grafitiyi suç ve sanat olarak görme biçimleri arasında kalabilmektedir. Bu nedenle grafitinin, sadece grafitiyi görenlerin gözünden değil, grafitiyi yazanların yazma biçimleri ile birlikte ele alınması, suç veya sanat olarak kalıplaşan bağlamın ötesine geçilme gereği görülmektedir. Bu noktada grafitinin zengin görsel türleri ve yazma stilleri ile ortaya çıkan çok renkli ve çok yönlü değişim, grafiti ve mekân arasındaki ilişkinin sosyal, fiziksel, algısal ya da psikolojik boyutlara sahip olabildiğini göstermektedir. Ancak grafiti ve mekân arasındaki karşılıklı etki durumunu, mimarlık bağlamında anlama ve anlamlandırmaya yardımcı olabilecek, yorumlayışı bakış açısına sahip bir okuma biçimi bulunmamaktadır. Buradan hareketle hazırlanan bu tez çalışmasının temel arayışı; grafiti ve mekân arasında nasıl bir etkileşim olduğunu bulunduğunu anlamak; buna göre grafitinin nasıl bir yer oluşturma etkisine sahip olduğunu ve grafiti ile nasıl yerlerin olduğunu keşfetme üzerinedir. Tezin kuramsal çerçevesi, grafiti ve mekân kavramları ile ilgili mevcut akademik araştırma ve bilimsel yazın derlemelerine dayalı olarak hazırlanmıştır. Yöntemsel çerçevesi ise temel olarak Nitel Araştırma Yöntemi adımlarına dayalı olarak kurgulanmıştır. Buna göre tezin çalışmasının kavramsal çerçevesi, beş temel bölüm içermektedir. Tez çalışmasının, birinci bölümünde temel arayış ve amaçlar ortaya konmakta, çalışmanın kapsamı ve özgün yönleri tanıtılmaktadır. Tezin ikinci bölümünde, mekânın yere dönüşüm süreci ele alınmaktadır. Bu bağlamda, mimarlığın yanı sıra coğrafya, sosyoloji disiplinlerinden derlenen mekân tanımları, türleri ve mekânın yere dönüşüme dair kavramsal açılımlar irdelenmiştir. Grafiti kavramının ele alındığı üçüncü bölümde, öncelikle grafitinin kısa tarihçesi, İstanbul'a gelişi ele alınmaktadır. Böylelikle grafitinin gelişim sürecine göre akademik yazın derlemesi yapılarak, temel grafiti tür ve stillerini ile bunların mekânsal nitelikleri belirlenmiştir. Bölümde, grafiti ile gelen değişimin sosyal, mekânsal ve algısal etkileri, farklı coğrafyalara ait örneklemler üzerinden ele alınmaktadır. Bölüm sonunda, grafiti kavramının kuramsal çerçevesinden geliştirilen "Grafiti Okuma Modeli" sunumu yapılmaktadır. Model üzerinde, grafitinin yer oluşturma etkisini belirlemeye yönelik üç yönlü bir okuma yapılmaktadır. Öncelikle, grafitinin mekânsal nitelikleri ele alınmaktadır. Grafitinin yayılım ve birikme durumunu, içerik türünün ve görünürlük durumuna oluşan grafiti spotları belirlenmektedir. Grafitinin mekânsal bağlamının, grafitiyi yazma biçimleri ve görme biçimleri üzerindeki etkisini ortaya koymak üzere grafiti algısı ortaya konmaktadır. Tezin dördüncü bölümü, oluşturulan grafiti okuma modeline dayalı olarak ilerleyen ve İstanbul Karaköy Bölgesi'nde yapılan alan çalışmasını kapsamaktadır. Bölüm kendi içinde bilgi toplama, analiz ve yorumlama bölümlerinden oluşmaktadır. Alan çalışmasında bilgi toplama; yerinde yapılan gözlem ve görüşmelere dayalı olarak yapılmıştır. Gözlem sürecinde bölgedeki grafiti spotları tespit edilmiş, yapılan görüşmeler ile bölgedeki grafitileri yazanlar ve görenler arasındaki grafiti algısına dair bilgi toplanmıştır. Analiz bölümünde ise, toplanan bilgiler, İçerik Analizi yapılarak, çalışmanın kuramsal çerçevesinde belirlenen mekânsal, sosyal ve algısal yer oluşturucu etkenler ile olan ilişkisi ortaya konmaktadır. Tez çalışmasının beşinci bölümünde yapılan değerlendirmede, grafitinin yer oluşturma etkisini belirleyici etkenler ve bu etkenlere bağlı olarak gelişen mekânın yere evrilme süreci ele alınmaktadır. Böylelikle oluşan "Grafiti Yerleri" ve temel nitelikleri, çalışmanın kuramsal çerçevesinden derlenen "Etkileşim Üçgeni" üzerinden ortaya konarak, özgün bir okuma yapılmaktadır. Yapılan bu tez çalışmasında geliştirilen okuma modelinin, grafiti ile birey arasında oluştuğu belirlenen etkileşim arketiplerinin, grafitinin mekânsal etkileri üzerine yapılacak yeni ve farklı akademik araştırmalara ilham vermesi ve yol gösterici olması hedeflenmiştir.