Özet:
Endüstriyel atık sularda sıkça rastlanan, arıtılmadan deşarj edildiklerinde girdikleri doğal ortama ciddi zararlar veren, besin zinciri yoluyla bitki, hayvan ve insanlara geçerek bünyelerinde biriken ve kanserojen etki yaratan ağır metaller; son yüzyılın, arıtılmaları zorunlu, deşarjları yasak maddeleri arasında yer almıştır.
Ağır metallerin konvansiyonel yöntemlerle arıtılmaları zor ve arıtım maliyetleri yüksektir. Konvansiyonel arıtım ünitesine verildiklerinde sisteme ilave yük getirirler, hatta verildikleri sistem biyolojik arıtım ünitesine ise mikroorganizmalar üzerinde zehirli etki yaparak sistemi devre dışı bırakırlar. Bu nedenle son yıllarda ağır metallerin kaynağında arıtımı önerilmektedir.
Ağır metallerin kaynağında arıtılmaları kolaydır. Böylece arıtım ünitesine verecekleri zarar da önlenmiş olur. Kaynağında arıtıldıklarında işletmeleri ve yatırım maliyeti değişeceğinden son derece ekonomiktir. Arınım teknikleri arasında adsorpsiyon yöntemi, kaynakta arıtım amacıyla kullanılması, kolay uygulanabilmesi, ekonomik olması, işletme kolaylığı gibi nedenlerden dolayı tercih edilmektedir.
Araştırmacılar özellikle son 10 yılda değişik pek çok adsorbant deneyerek ağır metal adsorpsiyonunda randımanlı, ekonomik sonuçlar elde etmişlerdir.
Bu araştırmada, zehirliliği nedeniyle EPA, Birleşmiş Milletler Koruma Teşkilatı gibi kuruluşlarca öncelikli kirleticiler sınıfına alınan, biyolojik yapıda birikebilirliği, canlı bünyesinde ciddi hasarlar yaratması, ayrıca endüstriyel atık sularda sıkça rastlanması gibi özelliklerinden dolayı Kadmiyum ve Baku adsorbat olarak...