Özet:
Son yirmi yıl boyunca, Türkiye’nin batısında yer alan Ege Bölgesi’nin farklı
noktalarında, herhangi bir yıkıcı deprem olmaksızın çökme, çatlama ve kırılma
gibi yüzey deformasyonları gözlemlenmiştir. Bu yüzey deformasyonları, tektonik
hareketlere ve/veya yer altı suyunun aşırı kullanılmasına baglanmıştır. Ege
Bölgesi’nde gerçekleşen yüzey deformasyonlarının detaylı zaman-mekânsal analizi ile
oluşum mekanizmalarının anlaşılmasına katkı saglamak adına Afyon-Akşehir Grabeni
ve Küçük (K.) Menderes Grabeni çalışma alanları olarak seçilmiştir.
Birinci vakada, Afyon-Akşehir Grabeni ve Bolvadin bölgesi, Sentinel-1 sentetik açıklıklı
radar (SAR) verileri ve çok zamanlı interferometrik SAR (InSAR) yöntemi ile analiz
edilmiştir. Ekim 2014 ile Ekim 2018 arasında, yükselen ve alçalan yörüngelerde elde
edilen Sentinel-1 tek bakışlı kompleks (SLC) veriler Persistent Scatterer Interferometry
(PSI) yöntemi ile işlenmiştir. Deformasyon hız haritaları ve zaman serileri üretilmiş
sonuçlar jeoloji, yer altı su seviyesi ve Bolvadin yakınında yer alan Eber Gölü’nün
su yüzey alanı ile karşılaştırılmıştır. Deformasyon hız haritaları, Bolvadin kasabası
ve çevresinde önemli ölçüde çökme oldugunu ortaya koymaktadır. Bölgeye
gerçekleştirilen saha gezisi ile yerleşim yerlerinde ve altyapıda gözlemlenen hasarlar,
analiz sonucu elde edilen deformasyon bulgularını dogrulamaktadır. Yumuşak
alüvyon çökeltileri ile karakterize edilen Bolvadin’in güney kesimi, 35 mm/yıl’a varan
deformasyon hızı ile çökmenin en şiddetli olduğu bölge olarak öne çıkmaktadır.
Yamaç molozu/talusu ve konglomeradan oluşan bölgenin kuzeydoğu kısmında ise
nispeten daha düşük bir çökme hızı bulunmaktadır. Deformasyon zaman serileri
ile yer altı su seviyesi arasında, hem kısa hem de uzun vadede güçlü bir ilinti
mevcuttur. Ayrıca, deformasyon zaman serilerindeki kısa vadeli degişimler, şehrin
birkaç km güneydogusunda yer alan Eber Gölü’nün su yüzey alanındaki mevsimsel
degişimlerle de yüksek benzerlik göstermektedir. Sonuç olarak, çökmenin litolojik
birimlerle güçlü ilişkisi, deformasyon hızı ve yer altı su seviyesi degişimleri arasındaki
benzerlik, deformasyonun su yüzeyindeki mevsimsel degişimler ile uyumlu olması
ve son olarak Bolvadin Fay’ının çevresinde belirgin deformasyon hız farklılıklarının
gözlemlenmemesi sebebiyle, çökmenin birincil nedeninin büyük olasılıkla yer altı
suyunun aşırı kullanımı ve hidrolojik degişiklikler oldu gunu göstermektedir.
˙Ikinci çalışmada ise en şiddetli yüzey deformasyonlarının rapor edildigi Ödemiş ilçesi
ve K.Menderes Grabeni, çok zamanlı InSAR yöntemleri ve Sentinel-1 SAR verileri
kullanılarak analiz edilmiştir. 2015 ve 2018 (dahil) yılları arasında, yükselen ve
alçalan yörüngelerde elde edilen Sentinel-1 SLC görüntüleri, Small Baseline Subset
(SBAS) yöntemi kullanılarak işlenmiştir. Elde edilen deformasyon hız haritaları,
K.Menderes Graben’in 29 cm/yıl’a varan hızlarda yogun bir çökme yaşadı gını ortaya
koymaktadır. Bu deformasyon hızı Ödemiş ve çevresini, dünyanın en hızlı çöken
bölgelerinden biri haline getirmektedir. Çökme bölgeleri ile alüvyon gibi konsolide
olmayan tortullar arasındaki uzamsal ilinti ve InSAR zaman serileri ile yer altı su
seviyesi degişimleri arasındaki güçlü zamansal korelasyon, çökmenin büyük olasılıkla
yer altı suyunun aşırı kullanılmasına baglı oldu gunu göstermektedir. InSAR zaman
serileri ve yer altı su seviyesine ait mevsimsel degişimler, bir yıllık zaman dilimlerinde
yüksek tutarlılık göstermektedir. Deformasyon zaman serileri, yaklaşık 30 günlük bir
gecikmeyle yer altı su seviyesindeki degişimleri takip etmektedir. Elastik /inelastik
deformasyon oranları, inelastik deformasyonun bölgede baskın bileşen oldugunu
ve bölgede geri dönüşü olmayan bir deformasyona işaret ettigini göstermektedir.
Kuyu konumlarında hesaplanan iskelet depolama katsayıları da inelastik deformasyon
fikrini desteklemektedir. Bununla birlikte, şiddetli bir inelastik deformasyon çok
yaygın degildir ve etkili yer altı su yönetimi ile bölge çökme olgusundan kurtarılabilir.