Abstract:
Osmanlı Devleti'nin çöküşünden sonra, Cumhuriyet Türkiyesi derin bir nüfus açmazıyla karşılaştı. Bir diğerini izleyen savaşlar beşeri sermayeyi tüketti. Savaşlardan ve salgın hastalıklardan kaynaklanan yüksek ölüm oranı ve nüfus mübadelesi ülkenin ekonomik potansiyelini önemli ölçüde sınırladı. Sorun salt sayısal değildi. Cumhuriyet ' in ilk yıllarında var olan insan kaynakları aynı zamanda nitelik yönünden de zayıftı. Beceri sahibi yaş grubu bir önceki on yıl içinde tüketilmişti. Bu nedenle, yitirilen topraklardan nüfus göçü özendirilecekti. Gelen göçmenlerin dışa göçenlerin terk ettikleri ev ve mekanlara yerleştirilmesi için önlemler alındı. Genç nesle daha iyi sağlık koşulları ve eğitim olanakları sağlandı. Asker i -politik, ardından toplumsal -ekonomik önemlerle Türk nüfusun Cumhuriyet sınırları içinde artışı için önlemler alındı. Göçmenler üretken kılındı. Kendilerine toprak ve tarım araçları gibi temel girdiler sağlandı. Nüfus artışı ülkenin gücü açısından esastı. İnsanların yerleşik yapıya geçmesi ve yaşamlarını düzene sokmaları için bir dize mevzuat kabul edildi. Cumhuriyetçilerin temel gayretleri beşeri sermayenin artışıydı. Yeni ulus-devlet için yeni bir yurttaş yaratmak esastı. iki savaş arası hükümetlerinin nüfus politikası hatırı sayılır bir nüfus artışını sağladı. Kırklı yıllarda Türkiye sonraki on yıllar için gerekli beşeri sermayeyi oluşturmuştu.