Abstract:
Kadınlar, müzik tarihi literatüründe önemli müzik icracıları olarak kabul görürken, bestecilik ve müzikal yaratıcılık, daha çok erkeklerle ilişkilendirilen bir alan olarak karşımıza çıkmaktadır. Temelde cinsiyetçi bir tanımlama olan "kadın besteci", tabirinin ortaya çıkışının ve kadınların bestecilik özelinde, müzikal kanonda erkeklere oranla daha az yer buluyor olmalarının sosyal, kültürel ve ekonomik birçok nedeni mevcuttur. Bu nedenler arasında, 20. yüzyılın ilk yarısına dek kadınlara atfedilen müzikal yaratıcılık yetersizliği miti ve kadınların kompozisyon eğitimine erişimlerinin kısıtlanmış olması yer almaktadır. Kadın besteciler, kadın olmaktan ziyade, öncelikle bestecidirler. Erkek besteciler için "erkek besteci" tabiri kullanılmazken, kadın besteciler için "kadın besteci" tabirinin kullanılıyor olması düşündürücüdür. Ancak kadınların müzik tarihi literatürüne ve müzikal kanona erkeklere oranla çok daha az dâhil olabildikleri göz önünde bulundurulduğunda, kadınların literatüre ve kanona eşit oranda dâhil olabilmeleri için fırsat eşitliğinin sağlanması gereği açıktır. Toplumsal cinsiyet eşitliği sağlanabildiği ölçüde, "kadın besteci" tabiri gibi, "kadın" başlıklı çalışmalar da görevini tamamlayabilecektir. Böylece, kompozisyon alanında "kadın" ya da "erkek" başlıklı, cinsiyet merkezli çalışmalar, yerini, cinsiyetler üstü, genel kategorilere yönelik çalışmalara bırakabilecektir. Söz konusu fırsat eşitliğinin sağlanarak bu durumun gerçekleşebilmesi içinse, toplumsal cinsiyet eşitsizliklerinin neden ve sonuçlarının saptandığı, kadın merkezli çalışmaların yapılması önem taşımaktadır.