Özet:
Avrupa ve Asya kıtalarını birbirinden ayıran, Karadeniz ve Akdeniz'i birbirine bağlayan tabii su yollan olan Türk Boğazları'nı, diğer boğazlardan aynan kendine özgü bir takım oşinografik ve coğrafi özellikler vardır. Türk Boğazlar Bölgesi'nde güvenli seyrüseferin sağlanabilmesi için, Boğazlar'ın kendine has bu özelliklerini dikkate alan bir trafik düzenlemesinin de gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Nitekim, Türkiye en son 1 Temmuz 1994 tarihinde ulusal olarak yürürlüğe soktuğu "Boğazlar ve Marmara Bölgesi Trafik Düzeni Hakkında Tüzük" ile bunu sağlamaya çalışmıştır. Ancak, 1 Temmuz 1994 tarihli bu yeni tüzük, beraberinde bir çok tartışmaları da getirmiştir. Boğazlar'ın Güvenliği îçin 1 Temmuz 1994 Tarihli 'Boğazlar ve Marmara Bölgesi Deniz Trafik Düzeni Hakkında Tüzük' isimli bu tez çalışmamızda, yeni tüzük hakkında ortaya çıkan söz konusu tartışmalar ele alınarak, etraflıca incelenmiştir. 1994 tarihli yeni Boğazlar tüzüğünün Türkiye'nin iddia ettiği gibi bir ihtiyaçtan mı ortaya çıktığı, yoksa muhalif ülkelerin iddia ettiği gibi Mountreux Sözleşmesi'ne aykırı bir şekilde, petrolün Boğazlar'dan naklini önlemek için bir koz olarak mı kullanıldığı sorularının cevabı aranmıştır. Türkiye'nin seyrüsefer, çevre, can ve mal güvenliğini sağlamak amaçlarıyla yürürlüğe koyduğu 1994 tarihli tüzüğün gerekçeleri ve getirdikleri, maddeler halinde incelenmiş, tüzüğünün 1936 Mountreux Boğazlar Sözleşmesi ve uluslararası hukuk sözleşmeleriyle olan uyumu ve bu sözleşmelerden kaynaklanan dayanakları incelenmiştir. Yine tüzüğe muhalif ve destekçi ülkelerin profilleri çıkarılmış, Boğaz'ı kullanım oranlan ve 1936 Montreux Boğazlar Sözleşmesi'nin değiştirilmesine bakışları araştırılmıştır. Tez kapsamında ayrıca, 1994 tarihli yeni Boğazlar tüzüğü sebebiyle yurt içinde yaşanan tartışmalara da yer verilmiş ve özellikle IMO (Uluslararası Denizcilik örgütü) sürecine yönelik eleştiriler, gerekçeleri ve bu eleştirilere verilen cevaplar da ele alınmıştır. Yeni tüzüğün uygulamaya konulmasını müteakip yaşanan gelişmeler ve yeni tüzüğün eksik yanları ile Boğazlar'a alternatif kanal tartışmaları incelenmiştir. Bütün bunları yaparken de konunun daha iyi anlaşılabilmesi için, Boğazlar'ın tarihin akışı içerisinde yaşadığı evreler, sebep ve sonuçlarıyla birlikte ele alınmış, tarih boyunca Boğazlar Bölgesi'nde yaşanan "kapalılık" ve "açıklık" mücadelesi lenerek, 1994 tarihli yeni Boğazlar tüzüğü sebebiyle bu mücadelenin nasıl tekerrür ettiği gösterilmiştir. Beş bölümden oluşan çalışmanın neticesinde, 1994 tarihli yeni Boğazlar Tüzüğü'nün petrolün Boğazlar'dan naklini önlemek için uygulamaya konulmadığı, aksine seyrüsefer, can, mal ve çevre güvenliğini sağlamak için böyle bir tüzük hazırlamakta geç bile kalındığı kanısına varılmıştır. Yine, 1994 tarihli yeni tüzüğün 1936 Mountreux Sözleşmesi'ne aykırı olmadığı, aksine 1936 Mountreux Sözleşmesi ve sonrasında imzalanan uluslararası sözleşmelerle uyumluluk arz ettiği ortaya konulmuştur. Bununla beraber, 1994 tarihli yeni tüzüğün hedeflerine ulaşmada önemli basanlar gösterdiği, 2000 yılına kadar tamamlanması beklenen ve tüzüğün eksiklerini gidermeyi amaçlayan ek çalışmanın sona ermesi halinde, bu başarının miktarının daha da artacağı belirtilmiştir. Ancak, Türkiye'nin Boğazlar Bölgesi'nde tam güvenliği sağlayabilmesi için 1936 Mountreux Boğazlar Sözleşmesi'nin bazı maddelerini değiştirmesi gerektiği ifade edilmiştir.