Abstract:
Birinci Dünya Savaşı öncesinde İngiltere ve Almanya arasındaki donanmadaki silahlanma yarışının bir sonucunda Almanya'nın Hamburg'daki Blohom ve Voss tezgahlarında inşa edilip, ünlü bir Prusyalı subayın adını alarak denize indirilen Alman donanmasının güçlü gemilerinden Birinci Sınıf Muharebe Kruvazörü SMS Goeben, Almanya' nm Akdeniz'deki çıkar ve menfaatlerini korumak amacıyla oluşturulmuş olan Akdeniz Tümeni'nde önemli görevlerde bulunmuştur. Avusturya Veliahtınm suikasti sonucunda Birinci Dünya Savaşı çıktığında Akdeniz'de bulunan Alman donanmasına ait SMS Goeben ve SMS Breslau adlı gemiler Fransa kontrolündeki Cezayir kıyılarını bombalamışlar ve böylece savaş yayılmıştır. Alman donanmasına ait bu iki gemi 2 Ağustos 1914 tarihinde Almanya ile Osmanlı Devleti arasında yapılan ittifak anlaşması üzerine Akdeniz'deki İngiliz gemilerinden kaçarak Osmanlı Devleti'ne sığınmıştır. Osmanlı Hükümeti, tarafsızlığını bozmamak için bu iki gemiyi satın aldığını bildirmiş ve bu gemilere "Yavuz Sultan Selim" ve "Midilli" adlarını vermiştir. Fakat bu iki gemi ile birlikte filonun komutanı olan Amiral Souchon'un Osmanlı donanmasının basma getirilmesi ile durum farklı bir boyut kazanmıştır. Yavuz Sultan Selim zırhlısının da yer aldığı Amiral Souchon komutasındaki Osmanlı Donanmasına mensup gemiler 1914 ekiminde Karadeniz'de Rus limanlarını bombalamış ve böylece Osmanlı Devleti Birinci Dünya Savaşı'na girmiştir. Osmanlı Devleti'nin seferberliğini tamamlamadan savaşa girmesine neden olan Yavuz Sultan Selim zırhlısı, Rusların Karadeniz'deki egemenliklerini zayıflatmış, varlığı ile itilaf devletlerinin Çanakkale'yi geçmek üzere giriştikleri savaşlar sırasında bu devletlerle, her zaman da Rusların Karadeniz Boğaza'na çıkarma yapmalarına engel olmuştur. Daha sonra Osmanlı Hükümeti tarafindan sakınarak dikkatlice kullanılan Yavuz Sultan Selim zırhlısı daha sonra aldığı büyük mayın yaralan ile birlikte Milli Mücadele boyunca kontrol altında tutulmuştur. Kurtuluş Savaşı'ndan sonra kocaman yaralan ile birlikte yeni Türk Hükümeti' ne teslim edilen Yavuz Sultan Selim zırhlısının kaderi bu gemiyi 21 Eylül 1925 'de Cumhurbaşkanı Atatürk'ün ziyareti sonrası kaderi değişmiş, gerek onaranı ve gerekse onaranı sonrasında aldığı görevlerle Türk siyasi ve askeri tarihinde önemli rolleri olmuştur. Geminin ismi önce "Yavuz Selim " daha sonra 1 93 6' da sadece "Yavuz " olarak değiştirilmiştir. Türk donanmasına 40 yıldan fazla hizmet edip misyonunu tamamlayan, adma birçok türküler dile getirilen, besteler yapılan, taş basması resimleri en uzak köy kahveleri ve odalarının duvarlarını süsleyen efsanevi Yavuz zırhlısı, İkinci Dünya Savaşı sonrasında yeniden yapılanan donanmanın envanterinden 14 Ocak 1954 tarihinde çıkarılarak Gölcük'ün Poyraz rıhtımına kıçtankara edildi. 1960'lara kadar Harp Filosu Karargahını ve bazen de Mayın Filosu'nun şubelerini barındırdı ve 20 Aralık I960' da hizmet dışı bırakıldı. Bahriye, bu tarihi sancak gemisini müze olarak yaşamasını istemiştir, fakat gemiyi idame ettirecek kaynaklar bulunmadığından dolayı bu gerçekleşememiştir. 1963'te Almanya'ya satılmaya çalışıldı. Efsanevi Yavuz zırhlısı müze olmayı beklerken çeşitli mali sorunlar nedeniyle bu gerçekleşemedi. Şanlı Yavuz sonuçta MKE Kurumu'na satılmış ve 7 Haziran 1973 günü gemiye yapılan son tören ile sökülmek üzere Seymen'e son yolculuğuna uğurlanmıştır.Günümüzde Donanma Komutanlığı, Deniz Lisesi Komutanlığı'nda çeşitli objeleri yer almaktadır. Ayrıca Deniz Müzesi Komutanlığı'nda objelerinin sergilendiği adına açılan bir oda ile birlikte ve 1987 tarihinde Türk Donanması'nda hizmete giren firkateyne "Yavuz" adı verilerek efsanevi geminin hatırası yaşatılmaya çalışılmaktadır.