Özet:
Türkiye'de çok partili demokratik hayata geçiş süreci 1945-1950 yıllan arasında yaşanmıştır. Bu dönem öncesinde, tek siyasal güç olarak varlığını sürdüren CHP Hükümetleri' nin bazı uygulamaları, halkın bir bölümünün tepkisini çekmiş ve zamanla CHP iktidarına karşı muhalif hareketler ortaya çıkmaya başlamıştır. CHP 'ye karşı beliren en önemli muhalif hareket -partinin içinden- özellikle büyük toprak sahibi Milletvekilleri tarafından "Toprak Reformu" meselesinin görüşülmesi sırasında ortaya çıkmıştır. Türk çiftçisini toprağa kavuşturmak amacıyla gündeme getirilen yasanın Mecliste görüşülmesi sırasında CHP Hükümeti, ilk kez açıktan açığa ve şiddetle eleştirilmiştir. CHP Hükümeti 'nin yasaya muhalif Milletvekillerine karşı takındığı otoriter tavır, bu Milletvekillerinin CHP'den kopmasına neden olmuştur. İkinci Dünya Savaşı sırasında Türkiye dengeli bir siyaset izlemesine rağmen, savaşın sonunda kazanan tarafta yer almış bununla birlikte demokratik devletler arasında ve yeni dünya düzeninde yerini alabilmesi için uyması gereken bazı şartlar olduğunu görmüştür. Bunun ilk şartı da çok partili demokratik yaşamdır. Cumhurbaşkanı İnönü, 1 Kasım 1945 tarihli TBMM'yi açış konuşmasında muhalif partilerin varlığına yeşil ışık yakmış, ancak daha önce kurulmuş MKP'yi görmeyerek, 1946'nın hemen başında kurulacak olan DP'yi, daha kurulmadan ana muhalefete yerleştirmiştir. Bu nedenle Türkiye'de çok partili yaşama geçiş süreci esasen CHP iktidarı ile DP muhalefeti şeklinde kendini göstermiştir. Muhalefete karşı sert bir tavır sergilenmesinin daha doğru olacağını savunan CHP içindeki "şahinler" ve onların lideri Recep Peker, Cumhurbaşkanı İnönü'nün yayınladığı "12 Temmuz Bildirisi" ile iktidardan düşürülmüş, yerine geçen Hasan Saka ve Şemsettin Günaltay Hükümetleri döneminde muhalefete karşı daha ılımlı bir tavır takınılarak, muhalefetin de istediği liberal değişikliklerin büyük bir bölümü gerçekleştirilmiştir. Nihayet çoğunluğun gönlünü yapan bir seçim yasasının kabulünden sonra gerçekleşen 1950 seçimleri ile, CHP 27 yıl kesintisiz oturduğu iktidar koltuğunu DP'ye devrederken, serbest seçimle iktidarı koltuğundan eden Türk Milleti, bütün dünyaya Türkiye'nin de demokrasi ailesinin bir üyesi olduğunu kanıtlamıştır.