Özet:
İnsan hakları, insanlığın ortak değerleri olarak 21 yüzyılın üstün değerlerinden biri haline gelmiştir. Uzun süren bir mücadele sonrasında insanın haklarının farkında lığına varması ve onu yücelterek bir koruma mekanizmasıyla taçlandırması, tüm insanlığın bu değerlere sahip çıkmasını gerektirmektedir. İnsan hakları en geniş anamda siyasal meşruluğun bir ölçütüdür. Devletler insan haklarını korudukları ölçüde meşrudurlar. Günümüz koşulları, toplumları, bölgesel birlikteliklere zorlamaktadır. Türkiye, Avrupa Birliği üyelik sürecindeki kararlılığını altına imza koyduğu uluslararası sözleşme/anlaşmalarla ortaya koymuştur. Bu kararlılık Türk toplumunun tüm kesimlerinde olduğu gibi polis teşkilatının da gelişmelere duyarlı olarak daha hassas hareket etmesini ve yeni atılımlar yapmasını zorunlu kılmaktadır. Bu atılımların motor gücünü Avrupa Birliği süreci oluşturmakla birlikte, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin varlık sebebi olan ve yapılacak her türlü iyileştirmeye fazlasıyla layık olan Türk insanının huzurlu ve müreffeh bir hayata kavuşması elbette en başta devletin görevidir.Bu çalışmada temel olarak; Türkiye'nin Avrupa Birliği sürecinde yaşadığı değişimlerin Türk Polis Teşkilatı'na yansımaları ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları doğrultusunda polis uygulamalarının değerlendirilerek, insan hakları ihlallerine neden olan etkenler ve bunları ortadan kaldırmaya yönelik çözüm arayışları ele alınmıştır. Tarama modeli kullanılarak tez konusuyla ilgili yazılı belgeler sistemli bir şekilde incelenmiş ve alan yazın (literatür) taraması yapılmış, sonuçların ortaya konulmasından sonra sonuç ve öneriler izah edilmiştir.Kaynak ve literatür taraması yapılarak oluşturulan çalışmamızda kısaca şu sonuçlara varılmıştır: Türkiye'de polis uygulamalarından kaynaklanan bir insan hakları sorunu vardır. Ve fakat bu sorunu cesurca ortaya koyup, polisi kötü muameleye iten problemleri çözmeyi amaçlayan yapısal girişimler olması gerekenden azdır. Türkiye, Avrupa Birliği sürecinde etkili bir değişim geçirmektedir. Bu değişim toplumsal yapıyı ve dolayısıyla Türk Polis Teşkilatı'nı da olumlu yönde etkilemektedir. AİHM kararları incelendiğinde Türkiye aleyhine verilen ve adeta demokratikleşme ölçütü kabul edilen mahkûmiyet kararlarının, polis teşkilatında yapılacak zaruri düzenlemelerle asgariye indirileceği açıktır.