Özet:
İstanbul'un hızla büyümesi , bir yandan trafik, hava ve yeraltı/yüzey sularının kirliliği, doğal kaynakların yok olması ve kuraklık gibi sosyal ve çevresel sorunların ortaya çıkmasına neden olurken, diğer yandan da üzerinde yer aldığı coğrafyadan kaynaklanan doğal dinamiklerin oluşturduğu olumsuzlukların şehri yoğun bir biçimde etkilemesine yol açmaktadır. Şehrin karşı karşıya kaldığı en önemli yerbilimsel tehlike, Marmara Denizi içerisinden geçmekte olan Kuzey Anadolu Fay Zonu (KAFZ) tarafından oluşturulması olası depremlerdir. Gelecekte Marmara Denizi'nde meydana gelebilecek büyük bir depremin öncelikle Marmara Denizi kıyıları başta olmak üzere şehirde önemli bir yıkıcı etkisinin olacağı öngörülmektedir. Söz konusu yıkıcı etki yapıların, depremin kaynağından olan uzaklıkları yanı sıra, üzerinde bulundukları jeolojik birimlerin özelliklerine göre de değişmektedir. Şehrin üzerinde kurulduğu jeolojik birimlerin özellikleri ayrıca, heyelan oluşma riski ve oluşacak heyelanın türü ile binaların temellerindeki geoteknik sorunlar gibi yapılaşma açısından önemli kriterleri de kontrol etmektedirler. Bunun yanı sıra, yamaç eğimi ve akarsu vadi şekillenmesi de, heyelan ve sel/taşkın oluşumu açısından son derece önemli diğer yerbilimsel kriterleri oluşturmaktadır. Bu çalışmanın amacı genel olarak, İstanbul'da yerleşime uygun alanların yerbilimsel bakış açısı ve Coğrafi Bilgi Sistemi (CBS) desteği ile belirlenmesidir. Detayda ise bölgenin morfolojik evrimi hakkında bilinen bilgiler Sayısal Yükseklik Modeli (SYM) oluşturularak irdelenmiş, sisteme genel jeolojik veriler ve jeoloji bilgisi de katılarak, ileri düzeyde CBS bilgisi ile birleştirilmiş ve yerleşime uygunluk ile ilgili bir model hazırlanmıştır. Uygulanan model, daha önce yerbilimsel (Jemorfoloji, Jeoloji, Jeofizik, Jeodezik vb.) ve geoteknik metotlar kullanılarak hazırlanmış olan yerleşime uygunluk haritası verileri ile karşılaştırılmış ve modelin geçerliliği araştırılmıştır. Sonuç olarak, bir bölgedeki yerleşime uygun alanların belirlenmesinde, çok uzun zaman ve maliyet alan yatırımlar yerine, veri ve bilgi altyapısının CBS ortamında modellenmesi ile daha verimli ve pratik olarak kullanılabilecek bir model, bu çalışma ile ortaya konmuştur. Buna göre, Trakya-Kocaeli Penepleni olarak adlandırılan ve yüksekliği 50-200 m arasında değişen, 5 dereceden az eğimli alanlar, aynı zamanda çoğunlukla eski kristalin kayaların da üst yüzeylerini oluşturduklarından, sadece yerbilimleri kriterleri göz önünde bulundurularak hazırlanmış olan yerleşime uygunluk haritasında en uygun alanlar olarak seçilmişlerdir. Söz konusu özelliğe sahip alanlardan eğim artışı, yükseklik azalması ve jeolojik birimlerde gençleşme ve kaya niteliğinden zemin niteliğine geçiş özellikleri ile ayrılan bölgeler ise, yapılan sınıflamada yerleşime uygun sınıflamasından sorunlu ve sakıncalı alanlara doğru değişen sınıflama içerisinde değerlendirilmişlerdir.