Abstract:
Antalya Müzesi'nde A 377 envanter numarası ile korunan destekli krater, Aspendos örenindeki bir gömütten ele geçmiştir. Eser, kentin daha doğrusu Pamphylia Bölgesi'nin daha Erken Klasik Çağlarda Attika ile olan kültürel ve ticari bağlantısını ortaya koyması açısından önemlidir. Vazo, İ.Ö. V. yüzyılın ilk çeyreğinden diğer kraterle salt form olarak değil, metop alanı içinde ana sahnenin dışında kalan bezek anlayışı ile de yakın bir benzerlik içindedir. Her bir yüzdeki metop içinde farklı konular resimlenmiştir. Her bir konu üç figürle anlatılmıştır. A Yüzü : " Komos ". Çıplak, yarı çıplak ve giyimli üç genç. ö B Yüzü : " Harp oyunu hazırlığı ". Çıplak üç genç. Ana sahnelerdeki figürlerde öylesine belirgin stilistik özellikler vardır ki, bunlar bir taraftan vazonun resimlendiği dönemi belirlerken, diğer taraftan da ressamının saptanmasına yardımcı olmaktadır: Saç, bir takke gibi başa oturmaktadır; göz bebeği öne kaydırılmıştır; çene çizgisi boyun çizgisini aşmamıştır; gövde 3/4 cepheden verilmiştir; giysi kıvrımları vücut hareketine uyum sağlamaya başlamıştır ama halâ şematize oluştan tam kurtulamamıştır. Salt bu genel özellikler bile daha başlangıçta vazomuzun Geç Arkaik-Erken Klasik Dönem sınırları içinde yapılmış olabileceğini ortaya koyar. Bu dönem, maniyerist ressamlarla anılmaktadır. Akımın ressamları tarafından boyanan vazolar, bitkisel bezemeleri açısından birbirine benzerdirler. Dudak üstündeki lotus tomurcukları, kulplar üzerindeki " lir-palmet motifi ", dudak kenarındaki yansıma görüntülü menekşe yaprağı dizisi, boyunda metop alanı içinde lotus tomurcuğu zinciri, ana sahnelerin bitkisel bezekle metop içine alınışı, kaidenin hemen üzerinde gövdeye doğru açılan şua motifleri hemen hepsinde ortaktır. Bu bağlamda dönemin ressamları, birbirlerinden ancak ana sahnelerin betimi enmesindeki farklı konular ve çok özellikli stilistik detaylarla ayrılabilmektedir.IV Dönemin bu özelliği İ.Ö. V. yüzyılın ilk yarısı boyunca hatta üçüncü çeyreği içlerine kadar devam eder. Antalya A 377 krateri, genel özellikleri ile dönemin maniyerist ressamlarından daha çok Myson'un, Leningrad'ın ve Agrigent, Pan, Chairippos, Domuz Ressamı'nm stil özelliklerini yansıtıyor ise de Myson'un öğrencisi olan ve bir taraftan da çağdaşı ressamlardan Pan, Agrigent ve Domuz Ressamı'nm etkisi altında eserler vermiş olan " Leningrad Ressamı'nm " kendine özgün stil özelliklerini, uzuv detaylarında göstermektedir. Saptanmıştır ki, Leningrad'ın figürlerinde baş parmak köşeli ve daha uzundur; kulak kepçesi soru işareti formundadır; ince uzun verilmiş bacaklarda topuk, kısa ve küçük çizilmiştir; kaş yayı, göz üst kapak çizgisinin epeyi yukarısındadır. Figürlerinin hareketi yapmacıklıdır; abartılıdır. Kraterimiz üzerindeki dolgun palmet yaprakları, kulplar üzerinde yer alan " lir-palmetler ", form olarak Domuz ve Leningrad Ressamı'nın stiline benzemekte, üzerindeki yaprak sayısı açısından ve de yarım yuvarlak bir dış kontur çiziyor olmasından, dönemin diğer ressamlarından ayrılmaktadır. Bu özellikler, vazomuzun Oinanthe ve Perseus ressamlarına ustalık etmiş Leningrad Ressamı'nın atölyesinde, İ.Ö. 490-480 yılları arasında kendisi tarafından resimlenmiş olabileceğini ortaya koymaktadır.