Özet:
Bu tezin amacı yurttaşlığın uluslararası göçten ne şekilde etkilendiğini araştırmaktır. Yurttaşlık kavramı Eski Yunan'a kadar götürülebilirse de burada ulus- devlet ve sonrası bağlamında ele alınacaktır. Modern yurttaşlık kavramı Fransız Devrimi'yle birlikte ortaya çıkmıştır. Ulus-devletin oluşumuna paralel bir şekilde kurgulandığı için ulusal kimlik ile yurttaşlık arasında yakın bir bağ oluşmuştur. Ulusal kimlik olarak yurttaşlık, yönetici elitlerce homojen uluslar yaratmak amacıyla kullanılmıştır. Ancak, homojen toplumlar yaratma projesi dünyanın hiçbir yerinde başarılı olamamıştır. Toplumların heterojenliğinin sebeplerinden bir tanesi de insanların bir ülkeden diğerine hareketliliği anlamına gelen uluslararası göçlerdir. Bu tezde, uluslararası göç biçimleri olarak II. Dünya Savaşı'ndan sonra gerçekleşen işçi göçü ve de sömürgecilik sonrası göçlere yoğunlaşılacaktır. Batı'daki ülkelerin birçoğu II. Dünya Savaşı'ndan sonra işgücü açıklarım kapatmak için diğer ülkelerden işgücü alma politikaları yürüttüler. Almanya, "misafir işçi" programıyla örnek bir vaka oluşturdu ve Güneydoğu Avrupa ülkelerinden birçok göçmem istihdam etti. Diğer taraftan Fransa ve İngiltere ise, sömürgecilik sonrası göç için çekim merkezleri olarak karşımıza çıktı. Bu tezde, Almanya, Fransa ve İngiltere'nin göç ve göçmen politikaları özellikle göçmenlerin yurttaşlığa kabulüyle ilintili olarak derinlemesine ele alınacaktır. Bu da bizi bir başka soruya taşımaktadır: ulus-sonrası yurttaşlık mümkün müdür? Bu tezde, ulus-sonrası yurttaşlığın olabilirliğine ilişkin savlara değinilecektir. Avrupa yurttaşlığı ve küresel yurttaşlığın mümkün olup olmadığı da tartışılacaktır. Yurttaşlık kurumunda meydana gelen dönüşüm uluslararası göç üzerinden incelenecektir.