Özet:
Ortadoğu'daki sıcak gelişmeler ve bu gelişmeler ile bağlantılı olarak ABD'nin bölgenin demokratikleştirilmesi yönündeki söylemi bölge üzerine tartışmaları yeniden canlandırmıştır. Tüm bu tartışma içinde ABD'nin hedef olarak belirlediği ülkelerden İran ile ABD'nin müttefik olarak tanımladığı Suudi Arabistan ilgi konusu olmaya devam etmektedir. Bu çalışma iki ülkeyi biraz daha yakından tanıma amacıyla yapılmıştır. Sosyal bilimciler artık herhangi bir toplumu, sınıf ve ırk ilişkilerinin yanı sıra bu toplumdaki kadın-erkek, dişi-eril ayrımına yönelik yaklaşımları nasıl yapılandırdığını incelemeden anlamanın mümkün olmadığına dikkat çekmektedir. "İran ve Suudi Arabistan'da Kadın" başlıklı bu çalışmanın toplumsal cinsiyet araştırmaları üzerinden yürütülmesindeki amaç da, toplumsal yapıyı daha derinlemesine inceleme kaygısından kaynaklanmaktadır. İslam'ın farklı mezheplerine dayalı, farklı siyasi ve ekonomik süreçlere ve geleneklere sahip iki ülkesi İran ve Suudi Arabistan'da yaşanan sorunlar kadınları olduğu kadar erkekleri de ilgilendirmektedir. Suudi kadınların tespit ettiği gibi, güçlü ataerkil sistem erkekleri kadınlar üzerinden denetim altında tutmaya çalışmaktadır. Yani Orta doğulu kadınlar da Batılı kadınlara benzer biçimde içinde yaşadıkları sistem gereği aile bağlamında ataerkil yapıdan kolay kurtulacak gibi görünmemektedir. İran ve Suudi Arabistanlı kadınların sorununu Batılı kadınlardan ayıran, siyasi rejimlerinin sosyal adalet, politik demokratikleşme, sekülarizasyon ve hukuk devleti olma gibi kriterler uzantısında modernleşmeye ne mesafede durduğuyla ilgilidir. Bu çalışmada Ortadoğu'daki siyasal ve sosyal soruları din ile bağlantılandırma çabasının yanlış olduğu ortaya konmaktadır. İslam dininin farklı yorumlarının değişen koşullara uygun olarak nasıl yeniden yorumlandığının anlaşılması dinin aslında fonksiyonel olarak kullanıldığını gözler önüne sermektedir. Bu çalışma sonucunda, Ortadoğulu kadınları baskı altında tutan sistemin dini gerekçe göstermesinin tutarsızlığı dile getirilmektedir. Bu noktada da dinin toplumsal yerini yeniden belirlemeye çalışanların modernleşmeye Suudi Arabistan'dan daha yakın durduğu ortaya konmaktadır. Demokratikleşme gibi, toplumsal cinsiyet sorunu da evrenseldir. Batılı feminizm anlayışının etnosentrizmden uzak durması halinde Ortadoğulu kadınların sorunlarına da ışık tutması mümkün olacaktır. Ataerkil sisteme karşı, toplumsal refahın artması, sosyal adalet, politik demokratikleşme, sekülarizasyon ve hukuk devleti olma yoluyla kısacası modernleşme yoluyla önemli kazanımlar elde eden Batılı kadınların tecrübesi, İranlı ve Suudi Arabistanlı kadınlar kadar tüm Ortadoğulu kadınlara örnek teşkil etmektedir.Ancak kapitalist sistemin ya da demokratikleşme modelinin ışınlanma yoluyla Ortadoğu ülkelerine birebir uygulanması nasıl mümkün değilse, Batılı feminist tartışmanın da Ortadoğu'ya kesin reçete olarak sunulamayacağı açıktır. Ortadoğulu kadınların Batı'nın entellektüel tartışmalarını reddetmek yerine bu tartışmalardan yararlanmaları, yaşadıkları ayrımcılıkla mücadelede daha çabuk yol almalarını mümkün kılacaktır.