Özet:
Bu çalışma, Türkiye'de Roman kimliğinin dönüşümünü ve Roman kimliğinin siyasallaşmasını incelemeyi amaçlamaktadır. Türkiye'de Romanlar sadece devletin dışladığı bir kesim olmamış aynı zamanda toplum tarafından da hor görülmüşlerdir. Fakat bu topluluk Türkiye'de sistemli bir muhalefet ile kimlik siyaseti yapmamışlardır. Bir kültürel kimlik olarak var olan Roman kimliği ilk defa Sulukule mücadelesi ile birlikte siyasallaşmıştır. 2006 yılında İstanbul Fatih Belediyesi Kentsel Dönüşüm Projesi kapsamında Sulukule'yi yenileme alanı olarak belirlemiştir. Dolayısıyla bu projeye bağlı olarak Fatih Belediye'si dönüştürmek istediği Sulukule'de mahalle sakinlerinin muhalefeti ile karşılaşmıştır. Sulukule'de yaşayan Roman nüfus Kentsel Dönüşüm Projesi'ne karşı önce örgütlenmiş ve daha sonra da örgütlü muhalefet yapmıştır. Bu siyasal mücadele Roman kimliğini dönüştürmüştür. Sulukule İstanbul'un eski yerleşim yerlerinden biridir. Mahalle nüfusunun büyük bir kısmı Roman kökenli vatandaşlardan oluşmaktadır. Romanların yoğun olarak yaşadığı Sulukule'de yapılan bu çalışma neticesinde Kentsel Dönüşüm Projesi'ne karşı örgütlü direnişte bulunan Sulukule sakinlerinin, Roman kimliğini bu direnişte ön plana çıkardıkları gözlemlenmiştir. Bununla birlikte "Roman" isminin direnişle birlikte yoğun olarak kullanılması, Roman kimliğinin yeniden üretilmesine olanak sağladığı tespit edilmiştir. Roman kimliğinin değişimini anlayabilmek için, Türkiye'deki Roman algısı teorik kaynaklardan hareketle tarihsel olarak incelenmiştir. "Öteki" olarak var olan Roman kimliğinin kendisi ve muhatapları açısından Roman kimliğinin içeriği, ayrıca bu kimliğin zaman ve mekan içerisinde nasıl değiştiği sorusu araştırmanın temel koordinatlarını oluşturmuştur. Bu bağlamda devletin ve toplumun oluşturduğu Roman imajı, yazılı ve görsel veriler üzerinden değerlendirilmiştir. Derinlemesine mülakat yöntemi kullanılan bu çalışmada, Kentsel Dönüşüm Projesi öncesi kendilerini Roman olarak nitelendirmeyen bölge sakinleri, projeye karşı direnirken Roman kimliğine sarıldıkları gözlenmiştir. Yalnız Roman kimliği tek başına mahalleyi temsil etmekte yetersiz kalmakta ve genel olarak muhafazakar kimlik ile Roman kimliği arasında mahalle halkı bölünmüş durumdadır.