Abstract:
2. Dünya Savaşından sonra gelişmekte olan ülkelerde hızlı nüfus artışı ve kırdan kente göç sonucunda kontrolsüz ve sağlıksız kentleşmeler oluşmuştur. Bu süreci yaşayan ülkemizde de özellikle 1950'den sonra nüfus hızla köyden kente toplu kitleler halinde göç etmeye başlamıştır. Göçle gelen nüfusun ilk problemi barınma olmuştur. Bunu en kısa sürede yapma ve barınma isteğinden doğan "gecekondu, kaçak yapı" diye tanımladığımız yasadışı yapılar hızla çoğalmaya başlamıştır. Gecekondu ve kaçak yapılar plansız gelişmeyle birlikte mülkiyet problemini de beraberinde getirmiştir. Kamu alanlarına ve hatta özel şahısların arsalarına kondurulan bu yapılar halen günümüzde devam etmekte olup ülkenin başlıca problemlerinden biri haline nihayet gelmiştir. Çünkü önceleri masum başlayan barınma amaçlı bu olgu günümüzde ticari amaç haline gelmiştir. Günümüzde bu alanların planlı hale dönüştürülmesindeki ilk çalışmalardan birisi de yasal olmayan bu alanların yasal hale dönüştürülmesidir. Bu geçişte hisseli bölüntüm alanlar oluşturularak çözülmeye çalışılmıştır. Bu da 150-200 m2'den oluşan parseller üretimiyle kente ayrı bir manzara vermiştir. Ancak görülmektedir ki bu çözümlerde kentin sağlıklı gelişmesinde bir fayda sağlanamamıştır. Bunlara politik amaçlı af yasaları da ilave edilince kentlerdeki bu problem çözülmesi çok zor bir noktaya kadar gelmiştir. Artık bu gün Türkiye başka bir çözüm arayışı içindedir. Kamu kurumu veya bir girişimciyle geniş yüzeye yayılmış olan hisseli alanların plan bütünlüğü içinde tek mülkiyet gibi davranıp alt yapılı donatılarıyla beraber sağlıklı ve estetiğe değer bir model arayışı içindedir. Oldukça zor görünen bu modelin uygulanması halinde özellikle kentlerde yaşanan alt ve üst yapı itibariyle sağlıksız yapılaşmaların önleminin alınabileceği inancındayız. Yapılan tez, konusu ve içeriği bağlanımda, İstanbul-Ümraniye Çakmak Makalesinde projelendirilmiş uygulama aşamasında olan bir planlama alam seçilerek bu konu hem mülkiyet, hem planlama, hem politik hem de toplumsal bütünlük anlamında bir örnek teşkil edeceği düşüncesiyle irdelemeye alınmıştır.