Özet:
Doğal ve kültürel özellikleri ile eşsiz öneme sahip olan İstanbul tarihsel süreç içinde farklı sektörler ve onlara bağlı fonksiyonlar yüklenmiştir. 1950'li yıllardan bu yana legal ve illegal girişimlerle İstanbul'un fiziki mekanının jeomorfolojik özellikleri göz ardı edilerek eşik alanları yerleşime açılmıştır. İstanbul'un önemli eşiklerinden biri olan Cendere (Kağıthane) Vadisi, Osmanlı Döneminde mesire alanı olarak kullanılmış ve Cumhuriyet Dönemi'nden sonraki süreçte, askeri ve kamu kuruluşlarına tahsis edilmiştir. 1950'lerden sonra sanayi sektörüne özgü arazi kullanımına gidilmiştir. 1995 sonrasında ise kirletilen ve bozulan vadi çevresi Haliç Projeleri ile geri kazanılmaya çalışılmıştır. Tarihsel süreç içinde farklı kullanımlara ev sahipliği yapan havzanın gelecekteki kullanımına yönelik imar projeleri ile ekolojik değerler göz ardıl edilmiştir. Cendere Havzası hidrolojik, jeolojik, topografik vb. özelliklerinin yanı sıra konumu sebebi ile de yatırımcılar için çekim noktası olmuş ve İstanbul'da yaşanan mekânsal değişimler arasında yer almıştır. Yaşanan gelişmelerin çoğu havza geneli ve vadi özelinde ekolojik tahribatlara yol açmıştır. Günümüzdeki uygulamalar ile vadide yer alan sanayinin desantralizasyonu çalışmalarına başlansa da sanayi yerine getirilen fonksiyonlar ile ekolojik yapının korunamayacak olması önemli bir sorundur. Tez çalışmasında, İstanbul'un batı yakası geneli, Cendere Havzası ve Cendere Vadisi özelinde mevcut durum analiz edilerek, sorun ve potansiyeller ile mevcut özellikler doğrultusunda ekolojik yapının korunması amacıyla ekolojik planlamaya ilişkin değerlendirme yapılmaktadır. Dolayısıyla, Havza ve Vadi'nin ekolojik özelliklerine uygun Ekolojik Master Plan Önerisi geliştirilmektedir. Bu bağlamda, Havza "korunacak alanlar, rekultive edilecek alanlar, korunup kullanılacak alanlar ve sıhhileştirilecek alanlar" olmak üzere dört ana başlıkta ele alınmakta, Vadi ise rekreasyon ve günübirlik turizm tesis alanı ağırlıklı fonksiyonlar için uygun görülmektedir.