Özet:
Kentsel mekanlar kamusal alanlar olarak toplumsal hayat ve bireyin varoluşu açısından çok önemlidir. Bu önem kamusal alanın toplumların sosyal ve günlük yasam pratiklerinin ana fiziksel - işlevsel platformunu meydana getirmesinden ve de bunun estetik düzeyini oluşturan içeriğin toplumların ve kentlerin yasam kalitesinin düzeyi anlamında belirleyici olmasından ileri gelmektedir. Bu açıdan değerlendirildiği zaman kentsel mekanlar toplumdaki farklı gruplarca kamusal alanların oluşturulması ve denetlenmesi adına yapılan iktidar çatışmasının şekillendiği ve somutlaştığı alanlardır. Bu ilişki kentsel mekanların tasarım, üretim veya dönüşümleri süreçlerinin temelini oluşturmaktadır. Bu doğrultuda bakıldığı zaman, ister kentsel tasarım, planlama veya kent mimarisi ile ilgili pratikler adına, ister kentsel mekanların gösterge anlamlarının analizi açısından ele alınsın, mekanın kimliğini oluşturan bu bağıntıları karşılıklı olarak değerlendirmek ve anlamak bu etkileri toplum yararına yönlendirmek açısından önemlidir. Sanat fiziksel estetiğin ulaştığı en üst seviyedeki yaratım olarak kamusal alanda uygulandığında içeriğini oluşturan gerçek toplumsal gücünü bulur. Bu güç kentin sanat ile olan karşılıklı olumlu etkileşiminden meydana gelmektedir. Kamusal içeriği ile sanat anlam boyutunu derinleştirirken, kent mekanı da sanat ile yüksek bir estetik düzeye ve güçlü bir toplumsal simgeye kavuşur. Bu açıdan kamusal alanda sanatın kentsel mekan ile ne şekilde buluşacağı hem mekansal parametreler açısından hem de üretilecek eserin içeriğini oluşturacak olan etkiler anlamında dikkatle ele alınmayı gerektirir. Öte yandan kamusal sanatın özgürce üretilmesi ve iyi kurgulanmasının kentsel mekanlara etkisi hem fiziksel estetik hem de sosyolojik anlamları açısından yüksek seviyede olacaktır. Bu süreç kentsel mekanda konumlandırılmış bir sanat eserinden, sanatsal düzeyde kurgulanmış bir kentsel mekân pratiğinin geniş aralığı içinde bir yer alabilir. Kamusal alanda sanatın kentsel mekana etkilerinin evrensel düzeyde değerlendirilmesine koşut olarak yerel düzeyde Cumhuriyet Dönemi Türkiye'sinde en basta gelen kamusal sanat olan heykel sanatı ele alınmış ve İstanbul içinde farklı zamanlarda farklı alanlara yapılmış altı adet uygulamanın analizi ile somut olarak değerlendirilmiştir.