Abstract:
Görünümlerin teknik olarak bir yüzey üzerine kaydedilmelerinin gelişimi, değişimi yani kısaca 'nasıl' kaydedildikleri kadar, neyin görüntü olarak kaydedildiği ve 'niye' o şekilde tespit edildikleri de bu tarih içinde ve boyunca önemli olmuş ve incelenmiştir. Fotoğraf tarihi, fotoğrafları ve yaklaşımlarıyla farklı görme önerilerini fotoğraf dünyasına taşıyan ve tartıştıran fotoğrafçılar ve fotoğrafları üzerinden görüntü tarihinin görsel ve içerik anlamında değişen ve dönüşen anlatım dili sayesinde zenginleşmiştir. Bu inceleme ile, fotoğraf tarihinde uzun yıllar yerleşik olarak sunulmuş olsa da artık kırılmaya başlamış olan kalıpları daha da seyreltmeye yönelik bir adım olarak, farklı okumaların önünün açılabilmesi hedeflenmektedir. Bu tezle yapılmak istenen, fotoğraf tarihi boyunca geçerliliğini zayıflayarak da olsa korumuş olan geleneksel yaklaşımların dışına çıkarak, fotoğrafın "kişiselleşme" ekseninde yaşadığı dönüşümler üzerinden farklı bir tarih okuması yapmaktır. Fotoğrafın 200 yıla yaklaşan tarihine baktığımızda, 1839'da bulunuşundan yani fotoğrafın bir icat olarak Fransız Bilimler Akademisi tarafından Jacques Louis Mande Daguerre adına tescil edilişinden bu yana yerleştirilebileceği temel ve en belirgin eksenlerden biri, fotoğrafın 19.yüzyıl için çok önemli teknolojik bir devrim olmasının yanı sıra ve daha da çok bir öznelleşme tarihi olarak okunması gerektiğidir. Bu çalışmada, fotoğrafların "tarafsız" ve "objektif kayıtlar", fotoğrafçıların da "akıllı ama karışmamayı tercih eden gözlemciler" olarak kabul edildiği yaklaşımları yaşanan dönüşümler üzerinden yeniden değerlendirilecektir. Farklı bir okuma yapabilmenin ön koşulu, genel geçerli kabul edilen okumaları şüpheli hale getirecek soruları gündeme getirerek, değerlendirme zemini kayganlaştırmaktır. Ortaya çıkacak okuma önerilerinin, farklı yapı bozumlarına (deconstruction) yol açarak, bizleri yeni sorulara yöneltebilmesi bu incelemenin en önemli amacıdır. Fotoğrafın teknik gelişimini tamamladığı 1930'lu yıllarla birlikte başlayan ve bu çalışmanın temel eksenini oluşturan "öznelleşme" süreci, 20.Yüzyılla birlikte daha da güçlenerek belirginleşmiştir. Tarihi yapan unsurlar birbiriyle iç içedir. Bu unsurlar karşılıklı ve sürekli etkileşim içinde, insanları, toplumları, sosyal ve kültürel yapıları, tahayyülleri, ekonomileri değiştirir, dönüştürür ve (yeniden) kurgular. Kendini sürekli yenileyen böylesine bir yapı fotoğraf tarihi için de geçerlidir. Toplumların, ülkelerin ve içinde yaşadığımız dünyanın fotoğraflarını oluşturan çalışmalar, projeler ayrılıkları ölçüsünde çoğaltarak, hem farklılığı hem de farklı düşünebilme, görebilme ruhunu da besler. Bu ruh bir disiplinin sanat olabilmesinin ilk koşulu olarak özgürlük ve özerkliğe ihtiyaç duyar. Fotoğraf, elli yıldan fazla resim sanatının gölgesinde yok sayılan varlığını 1900'lü yıllarla birlikte Resimselcilik, Doğalcılık, Doğrudan vb. fotoğraf akımlarından bağımsızlaştırarak, taklitten özgünlüğe, aynılıktan, ayrılığa, bir örneklikten benzeşmezliğe geçerek, fotoğrafta öznelleşme sürecinin zeminini hazırlamıştır. 20.Yüzyılın son çeyreğiyle birlikte yaşanan dönüşümlerin ardından eğitim kurumları, galeriler, bienaller, festivaller, sergiler ile fotoğraf sonunda ayrı bir sanat disiplini olarak sanat tarihi içinde hak ettiği yerini almıştır. Bu süreçte fotoğrafların ve fotoğrafçıların giderek kıtalar, ülkeler, akımlar ve gruplar çevresinde ele alınarak değerlendirilmesinden vazgeçilerek, her türden farklı fotoğrafçılıkların bağımsız bir gelenek oluşturabileceği yaklaşımı benimsenmiş, ve böylece fotoğraf beğenisinin sınırsızca genişlemesini ve çoğalmasını sağlayacak bir algının, bir yaklaşımın da kapıları açılmıştır. 20.Yüzyıl başında Modern fotoğrafla birlikte Doğrudan Fotoğraf (Straight Photography) akımının önemli temsilcilerinden Immogen Cunningham, Ansel Adams, Edward Weston, Paul Strand'ın temsil ettiği modernist yaklaşım ile hemen ardından gelen New-Objectivity akımlarında gerçekliğin sabırla beklenen büyülü 'denge' anı kusursuz kompozisyonlarla oluşturulmaya çalışılmıştır. Eugène Atget, Wegee, Lisette Model gibi herhangi bir fotoğraf akımı içinde yer almayan (bulamayan?) olan fotoğrafçılarla, Ed Van Der Elsken, Weegee, Christer Strömholm, Diane Arbus, Lee Freidlander, Garry Winogrand, Robert Frank, Daido Moriyama, Anders Petersen, Antione d'Agata, Nan Goldin gibi fotoğrafçıların fotoğraflarında ise kişisel belgesel yaklaşım ve dengesizliğin açığa çıktığı ara(daki) anlar önemli olmuştur. Fotografik gerçeklik, Susan Sontag'ın ifadesiyle, "gün geçtikçe 'gerçekten' olan şey olarak değil, benim 'gerçekten' algıladığım şey olarak tanımlanmaya" başlandığı noktada, kişiselleşmeye de başlamıştır. Gerçekte olan, hepimizin gözünde olan, gözüne takılan, tanık olduğumuz, izlediğimiz ya da bir gerçeklik karşısında hissettiğimiz şey aslında gizlidir. Bir tek "o" fotoğrafçının, "o" anda gördüğünde, "o" şekilde ortaya çıkar, "o" haliyle kadrajlanarak hayatın geri kalanından soyutlanır ve yeni bir hikaye olarak izleyiciyle buluşur. Çünkü (çoğu) fotoğrafçı bugün artık dünyayı, kendi dışında olanları ya da olmayanları sadece izleyen ve bu izlediklerini "objektif" bir yaklaşımla ışığa duyarlı görüntü düzlemine aktararak belgeleyen kişi değil, dış dünyada olan bitenlerin kendi üzerindeki yansıması ya da karşılığı üzerinden de bakan, soran, sorgulayan, anlamaya çalışan, merak eden ve 'öznel' bir yaklaşımla da fotoğraflayan kişidir. Fotoğrafçı bunu farklı olmak adına değil, sadece birey olarak farklı olduğu (herkes gibi), kendi öznellik inşası ile kurguladığı hayatı böyle ifade etmeyi seçtiği için yapan kişidir. Sontag, "fotoğraf makinesinin kaydettiği her şey bir ifşadır" diyor. Ve görme kişisel bir eylemdir. 20.Yüzyıl fotoğrafının üç önemli ismi, Lisette Model, Diane Arbus ve Nan Goldin görme eylemlerini kişisellikleriyle oluşturan, besleyen ve keskinleştiren fotoğrafçılar olarak bu çalışmanın dördüncü bölümünde fotoğrafta "öznelleşmenin" zenginleştirici aktörleri olarak inceleneceklerdir. Fotoğraf tarihini öznelleşme ekseninde yeni bir okumayla ele almayı hedefleyen bu çalışmanın son(uç) bölümünde ise fotoğraf tarihi boyunca yaşanan dönüşümün izleri, yansımaları, yıkıcı olduğu kadar yapıcı ve çoğaltıcı yönleri fotoğrafçıların "kendine ait fotoğraflarını" yapma ekseninde incelenecektir. Anahtar Kelimeler: Fotoğraf Tarihi, Fotoğraf Akımları: Doğrudan Fotoğraf, YeniNesnelcilik, Sanat Tarihi, Lisette Model, Diana Arbus, Nan Goldin, Fotoğraf ve Öznellik, Sanatta Özgürlük ve Özerklik, Bir Sanat Disiplini Olarak Fotoğraf