Özet:
Birey veya toplumun kendisini nasıl algıladığı sorusunun yanıtlan onun kimliği ya da kimliklerini oluşturur. Başkalarının onun hakkındaki izlenimleri, yargıları imge veya imgeler olarak tanımlanır. Her toplum kendisini dünyanın hatta evrenin merkezine koyar. Bu anlamda imgeler, tarihi köklere dayanmakla birlikte ancak göreceli gerçekleri ifade ederler (Güvenç, 2000). Avrupa operalarında Türkleri konu alan Christoph Willibald Ritter von Gluck'un-Der Betrogene Kadı (Aldatılan Kadı), Wolfgang Amadeus Mozart'ın-Die Entführung Aus Dem Serail (Saraydan Kız Kaçırma), Gioacchino Rossini'nin-Il Turco in Italia (İtalya'da Bir Türk), Giuseppe Verdi' nin-Attila (Attila) adh eserlerinde Türk imgesi 18. yüzyıl ve 19. yüzyıllarda Avrupa'nın Türklere bakış açısı yönünden ele alınmıştır. Türklerle Avrupa'nın askeri ve siyasal açıdan ilk ilişkileri Karadeniz'in kuzeyinden Asya'dan Avrupa'ya ilerleyen Müslüman olmayan Avrupa Hun Türkleriyle başlamıştır. Avrupa-Türk ilişkileri Karadeniz'in güneyinden gelen Büyük Selçuklu, Anadolu Selçuklu ve Osmanlı İmparatorluğu'nda örgütlenen Müslüman Türkler yoluyla sürmüştür. Avrupalının bakış açısına göre Müslüman Türkler Osmanlı İmparatorluğu'nun 1683 yılındaki II. Viyana kuşatmasına kadar Avrupa devletlerine baskı yapmışlar, sınırlarım Avrupa'nın önemli bir bölümünü içine alarak genişletmiş, Avrupa devletlerinin topraklarının önemli bir kısmını ellerinden almışlardır. Bu nedenle bu dönemde Avrupalının zihninde Türkler hakkındaki düşünceler yağmacılık, kıyıcılık şeklinde ve olumsuzdur. Müslüman Türklerle Avrupa ilişkileri Müslüman-Hıristiyan ilişkisi şeklinde anlaşılmıştır. Bu süreç içinde Araplar ve İranlılar da Türk kabul edilmiştir. II. Viyana kuşatmasından sonra Türklerin yenilebilirliği anlaşılmış ve Türklere duyulan korku azalmıştır. Türk tipinin 15. yüzyıldan itibaren Avrupa sahne sanatlarında yer alması İstanbul'un Osmanlılar tarafından 1453 'de fethinden sonra siyasal ve askeri ilişkilerin yanı sıra kültürel ilişkilerle de bağlantılı olarak 1454'deki Rönesans şenliklerinde başladığı anlaşılmaktadır. Şenliklerde soylular Türk biçiminde, Alla turca giyinmektedirler. Bu bir çeşit çağın modası gibidir. vı16. yüzyılda Batı Turquerie ile Osmanlı'nın dolayısıyla Türklerin kültürel açıdan önemli bir etki alanına girmiştir. Bu yüzyılda şenlikler Türklerle İtalyanlar arasında kara ve deniz savaşları konulu gösteriler haline dönüşmüştür. Bu dramatik gösteriler Türklerin yenik düşmesiyle sonuçlanmaktadır. Türklerin Avrupa içlerine ilerleyişleri nedeniyle Türk karşıtı propaganda 16. yüzyıl boyunca yaygınlaşmıştır. Türklerin opera sahnesinde görülmeleri 17. yüzyılın ilk yarısında başlamıştır (And, 1999). 18. ve 19. yüzyıl Avrupa ile Osmanlıların askeri, siyasal ve kültürel açıdan birbirlerini karşılıklı olarak tanıma çabalarının yoğunlaştığı bir dönemdir. Bu çaba kültür ve sanat alanında karşılıklı etki alanlarının doğmasına neden olmuştur. 18. ve 19. yüzyıl operalarında temsil edilen Türk tipinde ise genellikle Türk soyluların asaletine saygı duyulur ancak Türk kültüründeki kadına bakış açısı, Türklerde ahlaki yargılar, kıyıcılık, kaçırma gibi yerleşik konular alay konusu edilmiştir. Araştırmamızda incelenen ve günümüzde sahneye konarak güncelliğini sürdüren Alman/ Avusturya C. W. R von Gluck ve W. A. Mozart, İtalyan G. Rossini ve G. Verdi operalarında Türklere ilişkin bu genel değerlendirmelerin dışına çıkılmamıştır. Anahtar sözcükler: İmge, Türk imgesi, Rönesans, opera, libretto.